Follow @chemedya

6 Ekim 2009 Salı

Havadan mı Havadar mı? İşte size Bahri Havadır

Bana taraflı diyorlar. Tabiki taraflıyım. Fenerbahçeliyim. Bu benim kişisel blogum. Mesleğim gazeteci ama bu yazıları kamuoyuna mal olmuş büyük gazetelerde yazmıyorum ya da lig tv'de yorum yapmıyorum. Ben sadece Fenerbahçe gözlüğümle uzmanı olduğuna inandığım medyadaki çelişkileri yazıyorum. Aşağıda da yorumsuz olarak bir yazarın son bir kaç haftaki yazılarından örnekler vereceğim. Bu insan Lig Tv'de çanak sorularıyla tanıdığım Bahri Havadır. Skibbe'ye geçen sene bir maçtan sonra hakemi sormuştu. Yayında neredeyse dövecekti Skibbe'yi hakeme nasıl olur da iyi olur der gibi. Ankaragücü maçının ardından ise Riijkard'a öyle mahşer soruları sordu ki dedim herhalde adam yönetimden yetkili. Biraz araştırdım aşağıdaki yazıları ve çelişkileri ortaya çıktı. Ben fazla yorum yapmayayım da Bahri Havadır'ın havadan yazılarına yorumları siz yapın.

07.07.09
Bir Efsane Doğuyor!
Yıllarca sürecek bir yükselişin eşiğinde Arda. Bir doğuş bu; efsanenin doğuşu. O da Galatasaray'ın ölümsüzleri arasındaki yeri alacak yıllar sonra futbolu bıraktığında. Metin Oktay gibi, Hagi gibi, Bülent Korkmaz gibi, Hakan Şükür gibi.. En iyisi mi, siz şimdi doya doya seyredin geleceğin efsanesini. Koş Arda koş. Kim tutar seni!

(Aradaki bir kaç müthiş Galatasaray yazılarını atlıyorum)

24.08.09
Pardon Başkan!
Maçtan önce başkan Adnan Polat'a soruyorum:
'Takımı beğeniyor musunuz? Oynadığı futboldan memnun musunuz?' Beni şaşırtıyor... 'Daha istediğim düzeyde değiller' Sanki ne olacaksa... Bir tarafta Elano, diğer yanda Arda, öbür tarafta Milan Baros, ortada Ayhan, kenarda sihirbaz Keita.. Bu büyüleyici kadroya rağmen başkan yine de memnun değil..
Polat'ın beğenmediği takım böyleyse; kim bilir beğeneceği takım neler yapacak!
(Belki Polat artık Fenerbahçe'yi beğeniyordur.Bakalım ne yapacak)



01.09.09
Şef dediğin böyle olur!

Şunu söylemek lazım; teknik direktörlük bu işte... Oyun kötü giderken, hatta çok sıkışıkken, orkestranın bütün elamanlarının uyuduğu bir anda ortaya çıkarak bütün entstrümanların ahenkli çalmasını sağladı. İşte şef dediğin böyle olur.. Sahneye çıkar, aksaklıkları tespit eder, teneke sesi çıkaran orkestrayı uyumlu hale getirir. Tebrikler büyük şef..

(Ah Riijkard başına gelecekleri bir bilsen!)


15.09.09
2000 Ruhunun Ayak Sesleri!

Ali Sami Yen'in koridorlarında çiçekler açtı! Her gün suluyorlar! Bakıyorlar, koruyorlar, yeri geldiğinde birbirlerini kucaklıyorlar! Her gün yeni müzik, farklı tarzlar koridorlarda sevgiyi büyütüyor! Sevgi dediğim şey, Galatasaray'da her geçen gün yükselen 'takım olgusu'nun gözle görülür şekilde giderek artmasından başka bir şey değil... Uzun zamandır Ali Sami Yen koridorlarında bir müzik sesi duyamazdınız, bunu Sabri değiştirdi... Uzun zamandır Galatasaraylı futbolcular arasında sarmaş dolaş bir durum göremezdiniz, bunu Servet Çetin değiştirdi... Az İngilizce bilen Arda'nın, Kewel'la, Milan Baros'la diyalogları birbirlerini anlamaları, şakalaşmaları sempati yaratmaya devam ediyor... Emre Aşık gibi bir tecrübenin denge unsuru olması, Keita ve Nonda gibi yabancılara 'kol-kanat germesi' Ayhan gibi bir tecrübenin her an eksikliği kapatması takım olan Galatasaray'ın net artıları... Bunlara Ali Sami Yen'de, Rijkaard'ın 'disiplini ve sevencenliği' birleştirip her koşulda futbolcusuna kendine inandıran bir havada olmasını da ekleyin.. Anlayacağınız Ali Sami Yen eski havasını buldu yani... 2000 ruhunun ayak seslerini duyuyor gibiyim.

(Ey ruh geldiysen 2 kez tıkla)

28.09.09
Soğuk Duş!
Dün hepimizin günlerce manşetlere taşıdığı Galatasaray ne yazık ki hayal kırıklığı yarattı. Aslında Frank Rijkaard daha düne kadar zafer sarhoşluğu içerisinde olan futbolcularını her maç sonrasında uyarıp, “Sizi tebrik ediyorum. İyi gitmiyoruz. İyi de oynamıyoruz. Bir gün başımıza iş alacağız” demeyi unutmadı. Sanki lastiğin bir gün patlayacağını hissediyordu!

(Yoksa Riijkard kötü hoca mı?)

02.10.09
Kaza Canım, Kaza! Servet'in zamanlama hatalarını, Sabri'nin saçmalamalarını, Kewell'ın ruh gibi olmasını kim açıklayacak...? Arda'nın oyuna ağırlığını koyamamasını bana kim izah edecek ? Rijkaard gibi bir tecrübe hızını almış giden bir arabanın 'hafızasıyla' bu kadar oynanmayacağını bilemez mi? Pazılın bütün parçalarını birleştirdiğimiz zaman Galatasaray gibi bir rüya takımın 'Bir hafta içinde' neden bu kadar tepe aşağı gittiğini görmemiz mümkün...

(Evet Riijkard kötü hocasın. Sana söylediğim sözleri geri alıyorum)

05.10.09
BALON!
Yani üç haftadır tekleyen Galatasaray, gerçek bir balondu. Öyle bir patladı ki, o ses, o şiddet tüm sarı-kırmızılıları darmadağın etmeye yetti. Ayhan'ın, Mustafa Sarp'ın rezillik derecesinde koşuşturmasına, pas hatalarına ne yorum yapacaksınız? Defansı, forveti saymaya bile gerek yok. Açıkçası şımarıklığın bedelini Galatasaray, Ankara'da ağır ödedi. Hem de varlık içinde yokluk çektiği dönemde. Düşünün Ankaragücü'nde forvette Metin var, Galatasaray'da Milan Baros, orta sahada onlarda Semavi, Galatasaray'da Aydın. Ve birçok örnek. Bunun yanında yedi aydır maaş alamayan Ankaragücülü futbolcular.. Ama ne oldu; herkes gücünü zorladı, haddini bildi, aklını kullandı, düşüncelerini eyleme dönüştürdü. Özetle hepimiz tarafından erken havaya sokulan Galatasaray'ın gerçek yüzü ortaya çıktı.

(Sormazlar mı adama. Madem gerçek yüzü buydu daha önce neden uyarmadın? Hani Galakticos'tu? Hani kimse durduramazdı? hani Riijkard müthiş hocaydı? )

1 yorum:

Griffith dedi ki...

Çift karakterli midir nedir.Bir gün Travis yazıyor,ertesi gün Tyler Durden herhalde.