Follow @chemedya

26 Temmuz 2009 Pazar

Türk Sporunda Galatasaray Lobisi

Fenerbahçe en büyük rakibi, Galatasaray’a sportif açıdan, ekonomik açıdan , taraftar sayısı bakımın vs. fark atmış, her geçen gün büyüyen bir kulüp haline gelmiş durumda …Gelecek yıllarda bu fark daha da açılacak doğal olarak.. Ancak Fenerbahçe'nin önünde aşması gerek çok büyük bir engel var..Neredeyse her yere elini atmış durumda olan Galatasaray lobisi...
Fenerbahçe, Ersun Yanal’ın gönderilmesi olayında gördüğümüz üzere Türk sporunun üzerindeki Galatasaray lobisine karşı hala çok güçsüz .. Galatasaray neredeyse mafyatik bir yapılanma gibi, yeraltı örgütü tarzında derin ve gizli bir yapılanma içinde...
Aşağıda Türk sporundaki Galatasaray lobisinin boyutlarını aşama aşama okuyacaksınız..
Bu yapılanmaya karşın Fenerbahçe'nin nasıl bir yapılanma ve duruş içine girmesi gerektiğini tartışmaya açmak istiyorum..ve diğer klüplerinde...
Bu yapılanmaya önlem almadığımız müddetçe başarılarımızın süreklilik kazanması zorlaşır..



1- Federasyon kanadı

Türk sporunda federasyon başkanlarının Galatasaray’lı olması artık bir gelenek olmuştur.. Levent Bıçakçı Galatasaray kongre üyesi olmasına rağmen Fenerbahçe’nin adamı gibi suçlanmış sürekli baskı altına alınmaya çalışılmıştır..Bunun bir çok nedeni vardır.. Galatasaray’ın olası başarısızlıklarına önceden kılıf hazırlanması, Fenerbahçe’nin olası başarılarının önünü kesme, Fenerbahçe aleyhine kamuoyunda olumsuz görüş oluşturulması..
Şu anda biz Fenerbahçeliler Fenerbahçe’li bir federasyon başkanı olmasının düşünemez duruma gelmiş durumdayız…Hatta iyiki de Federasyon Başkanı Galatsaray'lı diyecek duruma geldik..Galatasaray’lı bir federasyon başkanına bu kadar baskı yapan Galatasaray mafyası Fenerbahçe’li bir federasyon başkanı gelirse eğer bu ülkede kan dökülmesine bile sebebiyet verecek kampanyalar , dalavelereler çevirebilir..

Federasyon kanadında Galatasaray’ın en çok çalıştığı noktalardan biri de MHK ve hakemlerdir… Çok küçük yaştan beri tanıdığım Ahmet Çakar şu anda hakemler üzerinde en etkili isimlerden biridir…Çakar faal hakemken İstanbul hakemleri için A klasmana yükselmenin tek koşulu Galatasaray’lı olmaktır.. Ahmet Çakar ileriki yıllar için Federasyon başkanlığına ısıtılıyor..
Galatasaray hakem camiası üzerinde o kadar etkilidir ki şu anda Galasataray futbol şube sorumluluğu yapan, “beyzbol sopası” ile Ribery’i kovalamsıyla bir kez daha gündeme gelen fanatik hatta holigan yönetici Bülent Tulun bir dönem MHK başkanlığı yapmıştır..
Yine şu anda MHK’nin başında bulunan Ufuk Özertem 95-96 sezonunda Gençlerbirliği’nin yönetimindeyken Trabzonspor’a maç satılması olayının Muammer Aksoy ile birlikte baş sorumlularından biridir..Fenerbahçe’den hiç hazetmez.. İleriki zamanda işler kızıştığı dönemlerde görülecek ki bugün sessiz kaldığımız bu isim bizim başımıza çok çoraplar örecektir..

Federasyonda Galatasaray’ın etkin olduğu diğer kurumlar Tahkim ve PFD kurullarıdır..Bu kurulara özel bir önem veren Galatasaray lobi grubu senelerdir istediği kişileri oralara getirmiş hatta Haluk Ulusoy döneminde yapılan haksızlıklara isyan eden Fenerbahçe’li bir tahkim kurulu üyesi kuruldan hiçte hoş olmayan bir şekilde el çektirilmiştir..


Milli Takım: Milli takım Galatasaray’ın ayağa kalkmak için özellikle önem verdiği bir yerdir..
90’lı yıllarında ortalarında Fatih Terim daha önceden hiçbir kulüp takımında başarılı olamamasına rağmen Milli Takım’ın başına getirilmiştir..Bugün Ersun Yanal’ı Fenerbahçe’nin başına geçmeyi hedeflediği için eleştirenler o günlerde Fatih Terim’in Milli Takım’dan sonra Galatasaray’ın başına geçmesi için planlarını yapmışlardı bile.. Yine o dönem hiçbir başarısı olmadığı halde Fatih Terim’i Milli takımın başına getirten organizasyon çalıştırdığı kulüplerde hep başarılı olmuş Ersun Yanal’ı kulüp takımlarında tecrübe kazanmamış ve başarılı olamamış olduğu yönünde eleştirmişlerdir..
Milli takımlarda sürekli çalışanlar Galatasaray’lılar arasından seçilmiş hatta Fatih Terim Milli Takım'dayken Galatasaray’a transfer edilmek istenen Vedat Milli Takım’a çağrılmış belki de zorla sarı kırmızılı takıma kazandırılmıştır..Vedat Galatasaray’a geldikten sonra bir daha Milli Takım’a çağrılmamıştır.. Bazı sporculara ise Galatasaray'a imza atmaları karşılığı Milli Takım'a çağrılma garantisi verilmiştir..

Yine Milli Takım menajeri Can Çobanoğlu zaman zaman iğrençleşek kadar koyu bir Galatasaray’lıdır.. Birgün Milli takımın kamp yaptığı ve yine Galatasaray’lı Adnan Polat’a ait olan Polat Oteli lobisinde benimle birebir yaptığı sohbette kendisinin nasıl bir Galatasaray’lı olduğu şöyle ifade etmiştir: Ben öyle bir Galatasaray’lıyım ki ( o yöneticinin adını söylerek) kızıyla birlikte olup tüm Galatasaray’lıların intikamını aldım..(o yönetici bir zamanlar bir gazetede patronluk yapmıştır..) Bu sözleri söylerken yanımızda KAdir Çetinçalı ve Milli Takım'ın uzun yıllar koruması olarak görev yapmış çok koyu bir Galatasara'lı daha vardır.. Bu sözler söylenirken onlar da alay edici bakışlar atmışlardır..


2- Medya Kanadı:
Galatasaray’ın silahşörlüğünü yapan kanattır..Federasyon ve siyasilerle olan anlaşmazlıklarda bu kanat devreye girer… Bir dönem Galatasaray muhabirliği yaptığım için bu kanadın nasıl sistematik çalıştığını çok iyi bilirim.. Fatih Terim’in Hagi’yi transfer ettiği dönemde Bülent başta olmak üzere tüm Galatsaray’lı futbolcular Fatih Terim’e karşı başkaldırmış ancak birebir konuşmalarına tanık olduğum o dönemin ünlü Galatasaray’lı spor yazarları tek bir satır haber yazmamıştır..

Yine o yapılanma senelerce Galatasaray içinde dönen bin bir türlü dalavereleri dışarıda övünçle anlatmış ancak iş bunları gazetelerde yazmaya gelince hiçbir şekilde galatasaraylılıklarından taviz vermemiştir.. O dönemlerde bir gazetenin manşetinde Engin Verel İmzasıyla Rıdvan ve Sergen’in kamptan çıkıp at yarışı oynamaya gittiği yazıyordu… Bir tarafta çakıl taşları temizlenirken diğer taraftan birileri Fenerbahçe’nin Fatih Terim’i olacak Rıdvan Dilmen’in önünü kesiyordu..Aradaki fark büyüktü..

Galatasaray’ın medyadaki en önemli gücü ise bilindiği gibi Hıncal Uluç’tur..Uluç öylesine bir güçtür ki medyada müdürleri belirlemeye kadar götürmüştür işi.. Elinin ve dilinin uzandığı her yere müdahele eder..Hıncal’ın en önemli özelliği gündemi tayin edebilmesidir.. Bu sezon Aziz Yıldırım’ın Divan toplantısında söylediği sözleri ısrarla çarpıtmış ve medyanın kasıtlı olarak bu haberi görmediğini iddia etmiştir..Daha sonra Ntv’deki 90 dakika programında bu sözleri ısrarla vurgulayarak o lafa kendisi bile inanmıştır..Bunu yaparken tek amacı Galatasaray’ın 100. yılında kamuoyu baskısı yaratmak ve Fenerbahçe’ye “masabaşında” darbe vurmaktır.. Yine ayni Programda “Fenerbahçe”li olarak bulanan Kenan Onuk sürekli Fenerbahçe’yi karalayici ve yaralayici konuşmalar yapmiştir.. Ayni Kenan Onuk Fatih Terim tarafindan sürekli aranarak amrkaja alinmiş hatta bir yayinda bunu söyleme gereği duymuştur..Hıncal Uluç bugünlerde NTV'den tarzı nedeniyle uzaklaştırılmak isteniyor.. yayın politikasına çok öç
nem veren NTV Uluç yüzünden uyarı ve yayın durdurma cezaları almıştır... Bakalım Hıncal'ı orada tutmak için kimler devreye girecek..

Altan Tanrıkulu gelecek vaadeden iyi bir gazeteciyken bugün geldiği nokta herkes tarafından malum..Hıncal Uluç’un korumasına giren Tanrıkulu onun kulisleriyle Sabah spor servisini başına geçirilmiş karşılığında ondan itaat bekletilmiştir.. Bu dönemde istediği haberler yapılmasına rağmen Altan Tanrıkulu hakkında en ağır yazıları yine Hıncal Uluç azmış ve Sabah spor servisini Fenerbahçelilik yapmakla suçlamıştır.. Bu oyunlara kanan Tanrıkulu her geçen gün gazetesinde Fenerbahçe hakkında asılsız haberler yaparak kendini kanıtlamaya çalışmış ancak Hıncal Uluç’a kendini bir türlü beğendirememiştir..Hıncal Uluç kendi kulisleriyle getirdiği Altan Tanrıkulu’nu yine kendi kulisleriyle yemiştir..Uluç’un egemenliğindeki Sabah gazetesinde barınamayacağını anlayınca en sonunda yazarlığıda bırakıp istifa etmiştir..

3- Siyaset Kanadı:
Galatasaray Lisesi mezunlarının masonik yapılanması herkes tarafından bilinen bir gerçektir.. İş yaşamında birbirlerine büyük destek veren bu topluluk siyasette , özellikle de bürokraside çok etkilidir.. Galatasaray Liseli olmak bürokrasi de bir yerlere gelmek için önemli bir etkendir..Seyrantepe olayında da görüldüğü gibi her şeyi yokuşa sürmekle meşhur olan Türk bürokrasisi Seyrantepe’de Galatasaray’ın önünü bir anda açıvermiştir..Oldu bittiye getirilmek istenen bu olay bugün eğer Fenerbahçe kanadından gelen tepkiler olmasa çok sessiz ve derinden bir şekilde bitirilecekti.. Yine şu anda da devam eden bu süreçte ihale öncesi oldu bittiler yapılmaya devam edilmektedir.. Aynı bürokrasi çarkı Fenerbahçe stadyumun yanındaki Kenan Evren Lisesi’nin yıkımına 2 senedir izin vermemekte diretmektedir..

Yukarıda yazılanlar bir organizasyonun sadece bir bölümünü gösteriyor..Öylesine çirkinlikler dolu bir organizasyon ki içine girdikçe aslında her şeyin göründüğü kadar basit olmadığını görüyorsunuz..

Fenerbahçeliler ve diğer spor klüpleri olarak bu organizasyona karşı güçlü olmak zorundayız.. Sporun adil ve dürüst bir ortamda yapılması gerekir.. Ayak oyunları ile rakibi yıpratarak değil..

Hiç yorum yok: