Follow @chemedya

16 Ekim 2009 Cuma

Milliyet'in Gazetesi Ne Yapıyor?


Hani maçı izlemesek, inanılmaz mücadeleyi görmesek, çok küçük nüanslarla bittiğini bilmesek tamam diyeceğiz. Bu haber başlığı ne yahu? Maç uzatmaya gitmiş, kazanan Efes olmuş. Başlık Efes Fener'i yine ezdi. Bence sorun Efes'in Fenerbahçe'yi ezmesinde değil haberi yazanın ya da haberin bu şekilde yayınlanmasına izin verenin ezikliğinde. Milliyet Gazetesi'nde son zamanlarda inanılmaz şeyler oluyor. Ve o gazetenin neden satmadığını çok daha iyi anlıyorum. Bu disiplinsizlikle, bu başıboşlukla ve keyfiyatla yönetilen gazeteden fazla birşey beklemek saflık olur.


Not: Gelen tepkiler üzerine Milliyet gazetesi başlığı Efes Fener'i Sildi olarak değiştirdi. Medyanın bu tarz fanatikçe haberlerine lütfen tepkisiz kalmayın. Hiç olmadı hakaret içermeyen bir protesto mesajı ya da maili atın.

Bu mu Gazetecilik?


Sabah Gazetesi'nde bir kaç gün içinde çıkan iki haber.
Birinde Galatasaray'a Büyükçekmece'de göl havzası içinde verilen araziden bahsediliyor.Haber gayet sade yorumsuz verilmiş. Buna birşey söylemek mümkün değil. Sonuçta bir belediye bir spor kulübüne tesis yapmak üzere bir arsa vermiş. Haberin içinde arsa için herhangi bir bedel ödenip ödenmeyeceği ile ilgili bir bilgi yok. Bildiğimiz kadarıyla bu arazi sembolik bir bedelle Galatasaray Spor kulübüne verildi.

Buraya kadar güzel.
Ancak bugün çıkan bir haber bu gazetenin ne kadar tutarsız ve ne kadar taraflı olduğunu gösteriyor. İnsana yok artık denilecek türden bir haber. 1 hafta önce yukarıda bahsettiğim haberi yorumsuz verenler 1 hafta sonra bakın ne demiş: İstanbul´un en değerli yeri Ataşehir´de ( Ben İstanbul en değerli yerinin boğaz, Etiler falan olduğunu sanıyordum) iki yıl önce tartışmalı biçimde Fenerbahçe Kulübü´ne 30 yıllığına kiralanan arazide yeni bir kıyak ortaya çıktı (Böyle içeriği olan bir haberi yapana da yaptırana da yazıklar olsun). Yeni kararla 57 dönümlük arazi satışa çıkarıldı‚ ihaleye ise yalnızca Fenerbançe girebilecek. (Yine bir aldatmaca.Haberin devamında belirtildiği üzere ihaleye isteyen herkes katılabilir) Kadıköy Belediyesi´nin‚ yıllık 305 bin TL kira bedeliyle‚ 30 yıllığına Fenerbahçe´ye verdiği arazi için Meclis´ten satış kararı çıkarıldı. İhaleye‚ 57 dönümlük arazinin kullanım hakkını elinde bulunduran Fenerbahçe´den başka firmanın girmesi beklenmiyor( Hani sadece Fenerbahçe girebilecekti. Sadece 3 cümle önce yazdığını inkar ediyorsun). Böylece kulübe "kıyağın kıyağı"( Mahallede konuşmuyorsun gazetede yazıyorsun) yapılmış olacak. Kadıköy Belediyesi‚ iki yıl önce Bursa´da yerel bir gazeteye verdiği ilanla Ataşehir´deki 57 dönümlük araziyi ihaleye açtı. Fenerbahçe Spor Kulübü‚ bu ihaleyi alarak arazinin 30 yıllık kullanım hakkını elde eldi. Olay‚ 25 Aralık 2007 tarihli Sabah Gazetesi´nde "Fenerbahçe´ye 100. Yıl Kıyağı" başlığıyla duyurulunca tartışmalar başladı. Ancak‚ Fenerbahçe Kulübü‚ araziye "Alpella Şehri" adı altında 10 bin kişilik spor kompleksi ve alışveriş merkezi yapmak için inşaat çalışmalarına başladı.



Haberin devamını yazmıyorum bile. Bir paragrafında bu kadar çelişki olan haberin gerisi nasıldır siz düşünün. Şimdi sormak istiyorum sevgili Sabah Spor servisine ve haberi yapan Erhan Öztürk isimli arkadaşa. Daha 1 hafta önce Galatasaray'a göl havzası içinde bir arazi verildi. O araziye inşaat yapmak bile yasaktı. Ancak siz bu haberi yorumsuz verdiniz. Arazinin Galatasaray'a verilmesinin ardından ne kadar bedel alındığını sorgulamadınız bile. Bugün çıkmış Fenerbahçe'nin spor salonu inşaatı için kullandığı araziyi sorguluyorsunuz. Bu mu sizin habercilik anlayışınız? Bu mu sizin adalet anlayışınız? Bu mu gazetecilik. Erhan Öztürk eğer gazetecilik yapmak istiyorsa öncelikle Seyrantepe arazisinin Galatasaray'a nasıl verildiğini araştırsın. Ali Sami Yen stadyumundaki kullanım hakkını kiralarını ödemediği için kaybeden Galatasaray'ın birden bire nasıl Seyrantepe'deki araziye ve stada konduğunu araştırsın. Büyükçekmece'de göl havzasında bulunan arazinin Galatasaray'a nasıl verildiğini araştırsın. Ya da bıraksın kalemini semah dönmeye devam etsin.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Fatih Terim'in Dramı!


Bir adam düşünün ne yaparsa yapsın alkışlanmış,
ne yaparsa yapsın eleştirilmemiş,
köşeleri dönerken birileri önündeki çakılları greyderlerle temizlemiş,
Ankaragücü ve Göztepe'de başarısız olmuş ödül olarak Milli Takım'a yardımcı antrenör olmuş,
şampiyonluk fotoğraflarına siyasetçileri, derin medyayı almış,
şampiyonlar liginde grupta sonuncu olarak elenecekken son dakikada kazandıkları tartışmalı bir penaltıyla UEFA kupasına katılmış ve orada garip maçlar oynayarak şampiyon olmuş,
Avrupa'ya gitmiş çalıştırdığı ilk takımda yarı yılda ikinci takımda da tarihin en kötü Milan'ını bırakarak kovulmuş,buna rağmen kendi ülkesinde yine alkışlanmış, haksızlığa uğruyor diye teselli edilmiş,
yeniden döndüğü eski takımında hiç başarılı olamamış ve ezeli rakibine tarihinin en farklı skoruyla yenilmiş (6-0),
derin devlete yakın dostlarından dönüşünde destek görememiş,
buna rağmen medya tarafından kutsanmaya devam etmiş, ne yapsa alkışlanmış,
sonra alavere dalavereyle Milli Takım'ın başına getirilmiş, Türk futbol tarihinin en utanç verici maçında Play-Off'ta elenmiş, takımda bir çok oyuncu ceza almış,
buna rağmen kutsanmaya ve alkışlanmaya devam edilmiş,
takımı grup ikincisi yaparak Avrupa Şampiyonasına götürmüş, orada mucizevi maçlarla gruptan çıkmış ve yarı finale çıkmış,
sonra dönmüş yine kutsanmış medya tarafından,
saçma sapan oyuncu tercihleri, oyuncu kayırmaları, iyi olanı değil kendine yakın olanları Milli Takım'a aldığı için Dünya Kupası elemelerinde başarısız olmuş ki...

Bir de ne görsün. O'nu bugünlere getiren medya O'na sırtını dönmüş. Son maçını göz yaşları içinde tamamlamış. Ama ben imparatordum, neden eleştiriliyorum ki demiş. Bir kişi de çıkmış kral çıplak diyememiş.

Dönemi biten İmparator'a(!) ilk sırtını dönen O'nu oraya getirenler olmuş. 1997 yılında başlayan peri masalı arkasından teneke bağlanarak 2009'da sona ermiş.

Peki bu bir dram değildir de nedir?

Ömer Üründül Doğruysa İslam Çupi Yalan!


Ömer Üründül'ün dünkü yazısını okumaya başladığımda ilk paragrafında şöyle bir cümle dikkat çekti: Türk futbolundaki kaosun bir numaralı nedeni, en başta da medyada olmak üzere doğru teşhisler yapamayışımızdır.Milli takımımızın 2010 Dünya Kupası Grup Elemeleri'ndeki başarısızlığı birçok faktöre dayanıyor. En önemli neden yeri geldikçe vurguladığım gibi oturmuş bir sistemimizin ve kadro istikrarımızın olmayışıdır.


Hayretler içinde kaldım. Meğer Türk futbolu medya doğru teşhisleri yapamadığı için bu durumdaymış. Halbuki Haluk Ulusoy döneminde Galatasaray 4 sene şampiyon yapılırken Fatih Terim göklere çıkartılıyordu. Hele ki Uefa şampiyonluğundan sonra dehasından bahsede bahsede kaleminizde mürekkepler bitmişti. O günlerde Galatasaray'ın oynadığı futbolla bugün Milli Takım'ın oynadığı futbol arasında tek fark Hagi'dir herhalde. O dönem de kaos futbolu ve bol medya desteği vardı bugün de Fatih Terim istifa edene kadar olan şey de bu. Türk futbolu yıllardır siyasi destekli , medya uzantılı kaos futboluna mahkum edilmiştir siz ve sizin gibiler sayesinde Ömer Bey.

(Yukarıdaki Jpeg'de Ömer Üründül'ün Zico'nun ilk geldiği sezon yazdığı bir yazısı var. Okumanızı tavsiye ederim. Bu yazının yazıldığı sene Fenerbahçe şampiyon, ertesi sene ise Şampiyonlar liginde çeyrek finaldeydi.Zat-ı muhterem'in eşsiz yazılarından biridir.)

Ne güzel medya eleştirisi yapmışsınız. Bir medya mensubu olarak inşallah bir gün inşaatlarınıza gelerek inşaatlarınızı eleştirmeyi düşünüyorum. Eleştirilerim inanın size komik gelecektir. Tıpkı şu yazınızın bana komik geldiği gibi.

Yazınızı bir Türk köşe yazarı klasiği ile bitirmişsiniz ki hayran olunmamak elde değil orijinal fikirler gerçekten de:

EĞER ALEX DOĞRUY
SA
Futbolumuza bakış açısındaki yanlışlığı canlı bir Alex örneği ile gündeme getirmek istiyoru
m. Alex koşmuyor, top rakipteyken pres yapmıyor. Kuvvetli driplinglerle ileriye doğru adam eksilterek mesafe kat edemiyor. Ama kolay ligde üstün zekası ve yetenekleri ile gol atıyor, asist yapıyor. Bunlardan ben de seyir zevki alıyorum. Ama madalyonun bir de öbür yüzü var. Alex bugünkü fizik yetersizliği ve devamsızlığı ile üst düzel bir ligde başarılı olamaz. Zaten bugüne kadar talep de almadı. Brezilya Milli Takımı'na da çağrılmıyor. Ama ciddi bir Alex hayranlığı var, hatta heykelinin dikilmesini arzu edenler var! Benim bu konuda görüşüm var. Yorumunu da okuyucularıma bırakıyorum : "Eğer Alex doğruysa; Lampard, Gerrard, Xavi ve İniesta yalan."




Çok orijinal cümleler ve yazılarla Alex'i değilse bile o tarz futbolu eleştirmişsiniz. Alex koşmuyor( yürüyerek bu kadar gol ve asist yapıyorsa koşsa neler yapacak!) , Alex pres yapmıyor (Elano, Keita, Baros, Arda, Nonda ve bilumum forvetler pres yapıyor ya) , driplinglerle adam eksilterek mesafe kat edemiyor( Pardon ya şuraya kadar Fenerbahçeli Alex'i eleştiriyorsunuz sanmıştım. İsim benzerliği olmuş Chelsea'nin Alex'inden bahsediyorsunuz herhalde! ) demişsiniz. Vallahi gülmekten bir yerlerime ağrılar girecek artık. Brezilya Milli Takımına da çağrılmıyormuş. Halbuki o mevkide oynayan Kaka, Ronaldinho gibi oyunculara rağmen Alex 49 kez milli olmuş ve kaptanlık yapmış.

Ömer Bey bu yazınıda elle tutulur taraf bulamadım gitti. İyisi mi bir dahaki sefer biz inşaatlar üzerine konuşalım. Çünkü gerçekten bu yazılar çok demode oldu. Artık internet var, insanlar daha bilinçli ve herşeyi görüyorlar. Böyle saçma sapan yorumlarla o köşeleri meşgul etmeyin lütfen. Neyse bende yazımı sizin gibi noktalayım. Ömer Üründül yazarsa İslam Çupi yalan!

12 Ekim 2009 Pazartesi

Medyada Kim Hangi Takım Taraftarı?

Aslında pek önemsemem bunu ama takip ettiğim forumlarda sürekli tartışılıyor bu konu. Özellikle Ercan Saatçi'nin Hürriyet'in spor müdürü olmasıyla bu tartışma iyiden iyiye alevlendi. Bende medyada tanıdığım ve bildiğim kadarıyla kimin hangi takımı tuttuğunu yazayım dedim. Aklıma şu an için gelmeyen ve merak ettiğiniz başka isimler olursa yorum kısmına yazın yanıtlayayım. Bu arada tuttukları takım çok bariz olanları yazmadım. Onları herkes çok iyi biliyor zaten.

DSpor
İlker Yasin : Galatasaray
Ertem Şener: Beşiktaş
Emre Tilev: Galatasaray
Sabri Ugan : Galatasaray
Cem Yılmaz: Galatasaray

Lig Tv
Melih Şendil : Fenerbahçe
Melih Gümüşbıçak: Beşiktaş
Mustafa Bir : Fenerbahçe
Öztürk Pekin: Galatasaray
Ferhan Tezcan : Galatasaray
Şansal Büyüka: Fenerbahçe
Erman Toroğlu: Beşiktaş

Ntvspor
Fuat Akdağ: Beşiktaş
Murat Kosova: Beşiktaş
Güntekin Onay: Beşiktaş
Ersin Düzen : Fenerbahçe
Ercan Taner: Beşiktaş
Burcu Esmersoy: Galatasaray


Aklıma gelen ve başka kanallarda ve gazetelerde çalışan diğer isimler ise şöyle:
Barbaros Çıdal (Cine5 Spor Müdürü) : Fenerbahçe
Barbaros Talı: Fenerbahçe
Okay Karaca (24 Tv): Beşiktaş
Serkan Korkmaz(FOX Tv) : Galatasaray
Halil Özer (Haberturk Spor Müdürü) : Fenerbahçe
Esat Yılmaer (Hürriyet Eski Spor müdürü): Galatasaray
Serdar Ali Çeliker Sabah Gazetesi Spor Müdürü): Fenerbahçe
Cem Şengül (Milliyet Gazetesi Spor Müdürü) : Fenerbahçe
İbrahim Seten (Vatan Gazetesi Spor Müdürü): Fenerbahçe
İhsan Topaloğlu (FB TV spor müdürü) : Fenerbahçe
Nezih Alkış (Akşam Gazetesi spor müdürü): Fenerbahçe
Yılmaz Özdil (Star Haber Koordinatörü) : Galatasaray
Erdoğan Aktaş ( ATV Haber Genel Yayın Yönetmeni) : Beşiktaş
Bilgin Gökberk: Galatasaray
Nebil Evren ( CNNTURK spor müdürü) : Galatasaray
Barış Kuyucu(CNNTURK spor müdür yardımcısı) : Galatasaray
Aydın Bayram( STAR Gazetesi Spor müdürü): Beşiktaş
Uğur Vardan (Radikal Gazetesi Spor müdürü): Galatasaray
Hakan Can ( Fanatik Gazetesi Yazı İşleri Müdürü) : Galatasaray
Erhan Köknar( Yeni Şafak Spor müdürü): Fenerbahçe
Abdulkadir Yücelman ( Cumhuriyet gazetesi spor müdürü): Fenerbahçe
Tayfun Devecioğlu (Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) : Beşiktaş