Follow @chemedya

11 Kasım 2009 Çarşamba

Stratejiler Değişiyor


Galatasaray Diyarbakırspor'da gerçekten de çok güzel ağırlandı. Çiçeklerle karşılanıp çiçeklerle uğurlandı. Aynı şehirde Fenerbahçe ise iyi karşılanmasına rağmen yıllardır pek iyi uğurlanmıyor. Sahaya atılan kaya parçaları ve çıkan olaylarla tamamlanıyor son yıllarda Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçları. O bölgede değilse bile Diyarbakır'da bir Galatasaray sevgisi cidden üst düzeyde. Adnan Polat bu durumu Galatasaray Türkiye'dir sözleriyle anlamlandırıyor. Adnan Polat'a göre Galatasaray Türkiye'nin takımı ve o nedenle Diyarbakır'da böylesine bir taraftar potansiyeli var.

Ancak durum bu kadar basit mi? Mesela Şanlıurfa'da Fenerbahçe taraftarının çok daha yoğun olduğunu gayet iyi biliyorum. Ya da Mardin'de. Onlar da o bölgenin takımı. Diyarbakır'ın özel bir yanı var. Orada siyaset çok daha yoğun yaşanıyor ve Galatasaray o bölgedeki Kürt liderlerinin takımı. Diyarbakır'a çok yakın olan Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi ise Bucak ailesinin Fenerbahçeliliği nedeniyle sarı laciverte donatılmıştır. Bu tarz bölgelerde takım tutmak bile feodal sisteme uygun bir şekilde şekilleniyor.
Aslında değinmek istediğim konu farklı. Adnan Polat, "Galatasaray Türkiye" açıklamasını yaparken Fenerbahçe, Avrupa'nın en değerli futbol markaları arasında ilk 20 arasında açıklandı.

Bu tabloya bakıp aslında kimin nereye doğru gittiğini çok net bir biçimde görebiliriz. Fenerbahçe sessiz ve derinden bir Dünya markası oluyor. Galatasaray ise gözünü Türkiye'ye çevirmiş. Yani 20 yıl önceki stratejiler ters dönmüş durumda. Bir dönemler Fenerbahçe Erol User tarzı yöneticilerle popüler kültürün ve tribünlere oynamak deyiminin tam karşılığı bir tarz ile yönetiliyordu. Bugün ise tribünlerde olay çıkartanları tek tek belirleyip polise teslim edecek kadar doğrunun peşinde bir kulüp var. Galatasaray ise 20 yıl öncesinde batıya açılan pencereyken bugün tribünde amigoluk yapmış olan Haldun Üstünel zihniyetiyle yönetiliyor. Sahadaki fark şu an belirgin olarak ortaya çıkmamışsa da uzun vadede Galatasaray bu işten zararlı çıkacak. Bu yazıda Beşiktaş'a ise hiç değinmedim. Çünkü Yıldırım Demirören'in tek stratejisi kulübü kendine borçlandırıp yerini sağlamlaştırmak.

Hiç yorum yok: