Follow @chemedya

13 Kasım 2009 Cuma

Karaman'ın Koyunu Değil Oyunu



Öncelikle bu blogda Atatürk'ün ölüm yıldönümde O'nu anmayan 3 kulüpten biri olan Ankaragücü'nü de yönetimini de savunduğumu onları koruyacak bir yazı yazdığımı düşünürseniz üzülürüm. Bu yazıyı yazmamın tek amacı Türk Futbol'unda dönen ayak oyunlarını görmenizi sağlamak. Bu olayı birazcık gazetecilik yaparak yazıyorum. Lütfen vereceğim tarihlere çok dikkat edin. Ne tarz bir oyun oynandığını hep beraber görelim.

Şunu belirtmem gerek ki gazetelerde özellikle de Lig TV'de Karaman'ın gözyaşları, Ankaragücü'nde neler oluyor tarzı ajitasyon dolu yayınları okumak ve izlemek bana şunu düşündürdü. Bu adam nasıl olmuşta böyle bir sözleşme yapmış...Gerçekten de aslında olması gereken bir şeyin nasıl da yanlış bir şekilde yapıldığının göstergesi aşağıda anlatacaklarım.

Bir şeyi daha hatırlatmalıyım. Hikmet Karaman teknik direktörlerin iş ve işçi bulma kurumu olan Lig TV'de yorumculuk yapmış ve daha sonra bu kurumun başındaki ismin iş bulduğu ve kolladığı isimlerden biri. Maraton programını yakından takip edenler Hikmet Karaman'ın her daim övüldüğünü ve hatta sempatik gösterilmek için özel süreler ayrıldığını bilir.

Şimdi konumuza geçelim. Geçen sezon devre arası ve taraftarın istifa çağrılarından bunalan Şansal Büyüka'nın kadim dostu Cemal Aydın istifa ediyor ve genel kurul kararı alıyor. Genel kurulun tarihi 26.03.2009... Bu tarihi bir yere not edin. Alt paragrafta anlamını daha iyi çözeceksiniz.

Cemal Aydın'ın istifasının ardından başkanlığa aday olan isim Cengiz Topel Yıldırım oluyor. Ancak Ankaragücü'nde tam bu sırada bir teknik direktör değişikliği oluyor aniden ve 24.03.2009 tarihinde Türkiye şartlarında çok iyi paraya ve çok ağır tazminat koşulları içeren bir sözleşmeyle 1.5 yıllığına Ankaragücü'nün başına getiriliyor Hikmet Karaman. Dikkatinizi çekerim Ankaragücü kongresinden tam 48 saat önce yangından mal kaçırır gibi Hikmet Karaman'ın geleceği garanti altına alınıyor.

İstifa etmiş ve 2 gün sonra görevini devredecek olan bir başkan neden yeni bir teknik direktörle anlaşır ve o teknik direktöre çok iyi bir para ve çok ağır tazminat koşulları içeren bir sözleşme imzalatır? Bunun nedeni o teknik direktörün korunup kollanması ve bir sonraki yönetimin elini kolunu bağlayarak bu teknik adama mecbur etmektir. Cengiz Topel Yıldırım elinde bu el bombasıyla göreve başlıyor ve neye uğrayacağını da o dönem bilmiyor tabiki.

Aradan bir kaç ay geçiyor ve Ankaragücü Darius Vassell gibi önemli transferler yapıyor. Ancak daha sezonun başında Ankaragücü taraftarında bir hareketlenme başlıyor ve birden bire sezon açılışında olaylar çıkıyor. Taraftarlar yönetime saldırıyor ve istifa etmelerini istiyor. Tam da bu olayların ertesinde ben haftalık işkence saatlerimde Maraton'u izliyorum.

Şansal Büyüka olayları ekrana getiriyor ve ne dese beğenirsiniz. "Yok Erman hocam bu başkanla yürümez bu iş. Kulağıma gelen duyumlar Cemal Aydın'ın ciddi bir biçimde başkanlığa hazırlık yaptığı" diyerek baklayı ağzından çıkartıyor. Cengiz Topel Yıldırım göreve geleli daha 5 ay olmamış ve ipini kesiyor Şansal Büyüka.

Doğal olarak herşey Şansal Büyüka'nın dediği gibi gelişiyor ve 1 gün sonra olağanüstü kongre kararı alınıyor Ankaragücü'nde. Cemal Aydın'ın "ısrarlar" karşısında aday olabileceği yer alıyor bir kısım gazetelerde ve Lig TV'de tabi ki. Derken Ankaragücü'ne talip olan Gökçek ailesi ile Ankaragücü onursal başkanı Cemal Aydın arasında hala karanlık olan bir pazarlık başlıyor ve ondan sonra olanları zaten herkes biliyor.

Ancak Gökçek ailesi ile Cemal Aydın arasında birşeyler yaşanıyor ve ipler kopuyor. Bu arada Cemal Aydın'ın ballı sözleşme imzalattığı Lig TV'nin sevimli insanı Hikmet Karaman'ın da ipi çekiliyor. Çünkü Hikmet Karaman biliniyor ki Cemal Aydın'ın ve kadim dostu Şansal Büyüka'nın adamı. Sonuçta kamuoyuna bir teknik adamın dramı olarak sunulan olaylar yaşanıyor.

Şimdi buradan sorayım. Burada mağdur olan kim? Hikmet Karaman mı? Cemal Aydın mı? Ahmet Gökçek mi? Hayır hiç biri değil. Burada tek mağdur olan kulüp 100. yılını kutlamaya hazırlanan Ankaragücü kulübü maalesef. Bu ülke futbolunun nasıl Şansal Büyükaların, Cemal Aydınların, Gökçeklerin oyuncağı olduğunun göstergesidir bu olay. Bu iktidar savaşından karlı çıkanlar yukarıda ismi geçenler olmuştur maalesef. Ha bir de olay çıkartmaları istendiğinde olay çıkartan tribün liderleri olmuştur.

Türk Futbolu'nun bu karanlık günlerinin bir an önce bitmesini dilerim.

4 yorum:

todor dedi ki...

Şansal-Erman Danışmanlık&Organizasyon Karaman'a yeni bir iş bulur nasıl olsa. Bir kaç hafta lick tv de yorum yapar sonra ayarlanır.
Ankaragücü için sonun başlangıcı Gökçeklerin yönetimi almasıyla başlamıştır zaten. 100 yıllık kulübü ne hale getirdikleri ortada. Bu gidişle Ankaraspor'dan sonra Ankaragücü'de düşer. Ankara'da bir tek Gençlerbirliği kalır. Esasında Ankara'ya yakışan tek takım da Gençlerbirliği'dir.

Adsız dedi ki...

1980'de düşen ankaragücü o zamanlar "netekim" paşa tarafından tekrar lige çıkarılmasa bugün bunların hiç biri olmazdı.

Ugurhan dedi ki...

Ahmet kardesim ben su diger iki kulübü merak ettim Ata'mızı anmayan. Yazın için de teşekkürlerimle. Her zaman olduğu gibi ilgiyle okudum.

Sevgiler

Chemedya dedi ki...

Uğurhan merhaba,
Güzel sözlerin için teşekkür ederim.
Sorunun yanıtı blli aslında biraz düşünürsek hangi kulübün hangi zihniyetin elinde olduğunu görebiliriz.
10 Kasım'da Atatürk'ü anmayan kulüplerden bir diğeri İ.B.B'ydi.
Diğeri de yine tahmin edebileceğimiz gibi Diyarbakırspordu.

Sevgiler