tag:blogger.com,1999:blog-4890641018330501742024-03-13T07:20:50.464+03:00ChemedyaBirileri Kavga Etmeli ve Doğruları SöylemeliUnknownnoreply@blogger.comBlogger318125tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-29377012067894745732015-11-14T15:36:00.001+02:002015-11-14T15:36:24.418+02:00Şanlıurfaspor'a 12'ler gerekli!Bir şehir düşünün…Yüzyıllarca medeniyetin beşiği olmuş…Yüzyıllarca toprakları uğruna savaşlar yapılmış. Dünyanın en verimli topraklarına sahip bölgesi…
Bir şehir düşünün sanayisi yok…Ekonomik anlamda 81 şehir arasında 77. Sırada, eğitimde 73. , sağlıkta 80. Kent yaşamında 55. Ve en çok övündüğü kültür ve sanat konularında 77. sırada…Kentin tek övünülecek yanı coğrafi olarak kritik bir bölgede olmasına rağmen güvenlik açısından Türkiye’nin en yaşanabilir şehirleri sıralamasında 3. olması. Yani terör her şehirde var…Şanlıurfa’da ise hayat bulamıyor…
Bu şehrin en önemli eğlencesi ise spor…Burada da PTT 1. Ligde oynayan bir takıma sahip. Büyük bir stadı ve bu takımdan başarı uman 2 milyona yakın kişi var. Bir de şehirde çok güçlü pozisyona sahip başka bir şehirden gelme önemli bir isim var. Faruk Çelik…Uzun yıllar çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı yapan Faruk Çelik, Şanlıurfa milletvekili olunca kente büyük yatırımlar yapılmasını sağladı. Bir de Şanlıurfaspor’a büyük bir destek verdi…Maddi manevi ne isteniyorsa yaptı.Bunun karşılığında 3-4 yılda Şanlıurfaspor 75 milyona yakın para harcadı. Başkan Fethi Şimşek tüm iyi niyetine rağmen spor yöneticiliği konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması nedeniyle harcadığı bu paranın karşılığında Şanlıurfaspor’u ilk 6’ya dahi sokamadı. İş bilmez yönetim kurulu üyeleri, menajerlerin kol gezdiği bir kulüp ve harcanan 25 milyon Dolar para…Karşılığında alınan ise bir hiç…
Bundan 1 yıl önce bir makale yazmış ve Şanlıurfaspor’un Kocaelispor ve Sakaryaspor gibi borç batağına doğru hızla yol aldığını söylemiştim. Harcanan 75 milyon TL’ye karşılık elde edilen gelir sadece 25 milyon TL….25 milyon TL de kenti seven Şanlıurfaspor’a gönül vermiş iş adamları ve politikacılardan para gelmiş…Geriye kalan 25 milyon TL’nin ise hiçbir karşılığı yok. Şanlıurfaspor’a kurtuluş savaşında kahramanlıkları ile kentin düşman işgalinden kurtulmasını sağlayan 12’ler grubu gibi yeni bir nefes gerekiyor. Birileri bu kulübü daha fazla batağa saplanmadan kurtarmalı. Şanlıurfaspor’un kurtuluş savaşı artık başlamalı. Yönetim kurulu daha fazla batağa sokmadan kulübü bırakmalı ve iş bilen kişiler yönetime gelmeli. Koca şehrin belki de tek mutluluk kaynağı tekrar geri gelmeli…Şanlıurfa belki bir çok alanda Türkiye’nin geri kalmış şehirlerinden bir tanesi. En azından halkın yüzü spor ile gülmeli ve Fethi Şimşek yönetimi inat etmeden görevi bırakmalı.
Yeni gelecek yönetim Almanya’da yetişen Deniz Kadah dışında Süper Lig’de Urfalı olan tek bir futbolcunun olmadığını göz önünde bulundurup alt yapıya yönelik bir hamle yaratmalı. Şanlıurfa’nın 2 milyona yakın olan nüfusu içerisinde hiçbir Süper Lig futbolcusunun çıkmaması ve Şanlıurfa’dan hiç sporcu yetişmemesi sorgulanmalı. Gelecek yeni yönetim gerekirse batı illerinden alt yapı hocaları getirip Şanlıurfalı antrenörleri eğitmeli. Şanlıurfa, Faruk Çelik şansını iyi kullanmalı. Kentin en önemli eksiği olan vizyoner yönetici sıkıntısı Çelik’in yol göstermesi ile giderilebilir. Bu şehir artık güzel şeyleri hakkediyor. Lütfen Sayın Şimşek…Yol yakınken bu sevdadan vazgeçin. İş bilenin kılıç kuşananın demişler…İşi bilenlere bırakın…<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbf2qBDD0jpq2iu6nK0RnC9Vhy7PsJiuc51bjxpuVMr1-pxM8a6wAgBxNsKOIz798HZPPnGq-aW1K0McVlA7cyfJ70CqrKav6oeHSM8bVyKu2F-7bnQVShyphenhyphenqQOsubMQI8LRRK8HNnj0GU/s1600/ercanlar+yaz%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbf2qBDD0jpq2iu6nK0RnC9Vhy7PsJiuc51bjxpuVMr1-pxM8a6wAgBxNsKOIz798HZPPnGq-aW1K0McVlA7cyfJ70CqrKav6oeHSM8bVyKu2F-7bnQVShyphenhyphenqQOsubMQI8LRRK8HNnj0GU/s320/ercanlar+yaz%25C4%25B1.jpg" /></a></div><div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-42777376720026330692013-09-29T02:18:00.000+03:002013-09-29T02:26:47.190+03:00Nedir abi bu koşu mesafesi?<blockquote>Çok uzun zamandır bloga yazmıyorum. Bloga yazma işini bıraktım. Ama son zamanların en çok konuşulan futbol terimlerinden biri olan koşu mesafeleri, faydalı koşular nedir, ne değildir anlatmak istedim. Gazetede bir köşem olsa ya da internette böyle bir köşem olsa oralardan size bunu yapabilirdim. Ama öyle bir şey olmadığından buradan size bu paylaşımı yapmak doğru olacak.</blockquote>
Her maç sonrası rakamlar görüyorsunuz...
Ali: 12 bin 265 metre
Mehmet: 11 bin 360 metre
vs vs...
Bu rakamların en altında ise kaleciler yer alır...
Volkan: 4 bin metre
Muslera: 4.500 metre
vs...
<blockquote>Yahu kalecilere bakın ne kadar çok koşmuşlar dersiniz değil mi?
İşte ilk yanılgınız burada başlıyor...
Aslında yanılgıyı yaratan da siz değilsiniz. Bu kavramları biz size yanlış iletiyoruz. Bu kavramın adı koşu mesafesi değil kat edilen mesafe olmalı...</blockquote>
Şimdi birlikte bir statta gezintiye çıkalım.
Ortalama bir futbol sahası 100 metre uzunluğunda ve 70 metre eninde.
100 metreyi 60 saniyede 70 metreyi 45 saniyede yürürseniz sahanın etrafını 210 saniyede yürürsünüz. 90 dakika boyunca bu yürüyüşü sürdürürseniz sahada 26 tur atabilirsiniz...Bu da yaklaşık 7000 metre bir mesafe eder...
<blockquote>Yani bir futbolcu hiç koşmayıp 90 dakika boyunca hiç durmadan sadece yürüse 7000 metre mesafe kat etmiş olacak...
Demek ki burada başka nüanslar var...Nedir bu nüanslar?
</blockquote>
<blockquote>1- Çok koşmak önemli ama...
Çok koşan futbolcular tabi ki önemlidir. Geçmişte bir çok futbolcu çok koştuğu için ya da az koştuğu için eleştirildi...Çok koşmak önemli olmak ile birlikte günümüz futbolunda sadece çok koşmak bir anlam ifade etmiyor. Bu koşuların bir anlam ifade etmesi gerekiyor...</blockquote>
<blockquote>2- Faydalı koşu...
İşte tam bu noktada faydalı koşu dediğimiz şey akla geliyor...Nedir bu faydalı koşu? Kim icat etti? Bunu kim icat etti bilmiyorum ama Avrupa'da Mourinho'dan, Klopp'a kadar tüm antrenörler futbolcularını bu verilere göre analiz ediyor...</blockquote>
<blockquote>Peki biraz daha açalım...
Futbolcuların 20 km hızın üzerinde yaptığı her koşuya faydalı koşu mesafesi deniliyor...( Bu rakam her kulüpte değişiklik gösteriyor. Bazı Avrupa kulüpleri bunu 24 km olarak hesaplıyor. Fenerbahçe Kulübü 20 km hızı baz alıyor) Bu koşuların anlamı şu: Bir futbolcu (Mesela Gökhan Gönül, Sivasspor maçında 1200 metreye ulaştı) bir maçta ortalama olarak bir deparı 40-50 metre mesafelerde yapar...</blockquote>1200 metre faydalı koşu yapan Gökhan Gönül bir maçta tam 25 kez bindirme, depar, geriye hızlı dönüş yapmıştır...Bunu 90 dakikaya böldüğümüzde her 3.5 dakikada bir bunu yapmış demektir.Bu da gerçekleri yansıtmaz. Türkiye'de maçlarda top ortalama olarak 45 dakika oyunda kaldığına göre her bir dakika 45 saniyede bir takımına hücumda ve savunmada faydalı olan deparları atmış anlamına gelir...Bu da hem müthiş bir kondisyon ve enerji gerektirir...(Sivasspor maçında Fenerbahçe'de tam 7 oyuncu 1200 metreyi geçmişti)
<blockquote>
Yukarıda çok fazla bilimsel verilere girmeden size koşu mesafesinin ne anlama geldiğini ve neden önemli olduğunu anlatmaya çalıştım...Bu mesafeleri gerçekleştirmek için ya Gökhan Gönül gibi özel bir bedensel yapıya sahip olmak gerekir ya da antrenmanlarda çok çalışmak...İşte teknik adamlar bu nedenle antrenmanlar çok önemli der...
Umarım fazla detaya girmeden yaptığım bu özet ile sizleri aydınlatabilmişimdir.
</blockquote>
<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-43128954826975874972012-08-09T14:26:00.001+03:002012-08-09T14:34:47.309+03:00Kelebek Etkisi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div>
Kelebek etkisi…Bir kelebeğin kanat çırpışlarının çok uzaklarda fırtınalar yarattığını bilir misiniz? Dün geceki karşılaşmada yaşananlar Kelebek etkisi filminin en başında söylenen bu ilk sözleri hatırlattı bize…Gelin Fenerbahçe’nin deplasmanda Caner ve Kuyt (2) ve Sow'un golleriyle 4-1 kazandığı karşılaşma bize neden o filmi hatırlattı birlikte bakalım…
<blockquote>1- <b>Fenerbahçe iyi başladı ama…</b>
Fenerbahçe ilk 10 dakikada kontrolü tamamen elinde tuttu…Golü de Kuyt’ın başlattığı akınla göstere göstere attı. Ancak golün hemen ardından Bekir’in ıska geçmesi ve Niculae’nin attığı gol kelebeğin kanat çırpışının yarattığı fırtına gibi Fenerbahçe’nin savrulmasına neden oldu. Tam 30 dakika boyunca Fenerbahçe rakibine mahkum oynadı…Fenerbahçe bu 30 dakikadan ders alamazsa ileride büyük sıkıntılar yaşayabilir.</blockquote>
<blockquote>2- <b>Bir Volkan’dır Fenerbahçe</b>
Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe tribünlerinde bir slogandı bu…Volkan Demirel’in başarısına gönderme yapılmıştı. İşte o Volkan 53. dakikada N’doye’nin penaltısını kurtardı ve yeni bir kelebek etkisi yarattı. Vaslui’yi moralmen çökertti. Fenerbahçe’ye ise özgüven getirdi…Fenerbahçe yeniden ilk 10 dakikadaki oyununa döndü…</blockquote>
<blockquote>3- <b>Golü gülerek izledik</b>
60. dakikada Stoch’un oyuna girmesi 3. kelebek etkisiydi…Fenerbahçe topu ileride tutmaya başladı. Vaslui oyundan düştükçe düştü…Gol geiyorum dedi…Tabir yerindeyse Fenerbahçe’nin attığı gol öylesine bariz bir biçimde geldi ki “golü gülerek izledik” dersek abartılı olmaz…Geliyorum diyen gol 71. dakikada eski Liverpool efsanesi Dirk Kuyt’ın ayağından skora yansıdı…Maç bu dakikadan sonra neredeyse bitti…</blockquote>
<blockquote>4- <b>Dat diri dit dart Dirk Kuyt</b>
Fenerbahçelilerin yeni sloganı bu…Dirk Kuyt 76. dakikada Fenerbahçe’nin 3. golünü de attı…Kuyt 1. golde atağı başlattı. 2. ve 3. gollerde ise tam santrafor golleri attı…Mükemmel oynadı. Ruhunu sahaya yansıttı. Volkan ile birlikte maçın adamı oldu… 90+2'de Moussa Sow mükemmel golüyle son noktayı koydu...</blockquote>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-23755043691148546562012-07-15T18:48:00.000+03:002012-07-15T18:50:00.092+03:00Hamit tartışmasının Fenerbahçe tarafı...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div>
Dünyada herhalde en kolay şeylerden bir tanesi gidenin arkasından konuşmaktır. Gerçi bu Hamit- Fenerbahçe durumuna tam manasıyla uymasa da bu durumu bugüne kadar neden yazmadığımın yanıtı burada saklı...
Öncelikle şunu belirtmem gerekir: Hamit'in Galatasaray ile transfer hikayesi nerede başladı? Nasıl sonuçlandı bilmiyorum. Aşağıda okuyacaklarınız Hamit- Galatasaray hikayesinden bağımsız olarak Fenerbahçe'nin Hamit ile hikayesinin başlangıcı ve bitişi ile ilgili...Bana bunları Fenerbahçe'nin transferlerinde etkili olan o meşhur 3 kişiden bir tanesi anlattı. O nedenle tek bir yorum katmadan kendi ağzından yazıyorum...Anlatan kişinin ben diye anlattığı kısımları kendi ismini yazarak değiştireceğim sadece. Aşağıdaki yazının Galatasaray versiyonu da yazılabilir. O'nu da başkası yazar. Ancak ben hiçbir yorum katmadan birebir olarak konuşulanları aktarıyorum...
<blockquote>- <blockquote>Biz Hamit ile ilgilenmiyorduk. 29 Mayıs'ta milli takım kampı devam ederken Emre, Atletico Madrid ile anlaştı. Hamit o gün Volkan'ın yanına geliyor. Emre'den hiç hoşlanmadığını ve Emre'nin Fenerbahçe'den ayrılmasının ardından Fenerbahçe'ye gelebileceğini söylüyor. Kendisine Galatasaray'dan da teklif olduğunu ancak Fatih Terim ile çalışmayacağını çünkü 2008 Avrupa Şampiyonası'nda kardeşine yaptıklarını unutmadığını belirtiyor. Terim'in Almanya kökenli oyunculara karşı ön yargılı olduğunu anlatıyor ve Aykut Kocaman ile görüşmek istediğini belirtiyor. Bunun üzerine Volkan Demirel, Hasan Çetinkaya'yı aradı. O da Aykut Kocaman'a durumu bildirdi ve Kocaman- Hamit görüşmesi kısa bir süre sonra gerçekleşti. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzzWSIu-aMON-04CbguhPbWXuHb5KWv39CZ5MyiYhCou9enDGH3Rjn_S4vKV5w1rVgB0dUjqPHAZEgHewsEi66l0tijAb9hoWff0lu5cMnClkNOWkOlI0Vxqd77-TFb6NOMmD7rBei8dA/s1600/hamit.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="267" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzzWSIu-aMON-04CbguhPbWXuHb5KWv39CZ5MyiYhCou9enDGH3Rjn_S4vKV5w1rVgB0dUjqPHAZEgHewsEi66l0tijAb9hoWff0lu5cMnClkNOWkOlI0Vxqd77-TFb6NOMmD7rBei8dA/s400/hamit.Jpeg" /></a></div>
</blockquote>
<blockquote>- Hamit'in alınmasını en çok Aziz Yıldırım istiyordu. Biz de istedik. Aykut Kocaman listesinde olmamasına rağmen Hamit'in alınmasına karşı çıkmadı...Görüşmeler sürdürüldü. Ancak Hamit'in menajeri her görüşmede bizden daha farklı şeyler talep etti...Ancak her şeye rağmen başkanın da isteğiyle anlaşma noktasına geldik. İmza parası dahil 5 yıllık bize maliyeti 25 milyon Euro'ya yaklaşacaktı. </blockquote>
<blockquote>- Hamit ile son görüşmede talepler yine arttı. Bunun üzerine Aykut Kocaman durumu dinlenmeye aldı. Ekibine Hamit ile ilgili geniş çaplı bir rapor hazırlamalarını istedi...Rapor hazırlandı ve Kocaman'a sunuldu. Kocaman, Hamit'in kariyeri boyunca toplam 70 maçta 90 dakika oynadığını ve özel yaşamında çok fazla sigara içtiğini belirterek Hasan Çetinkaya'ya talimatı verdi: "Transfer olsa da olur olmasa da...Bu şartları kabul etmeyin. Bizim şartlarımızda olursa iş olmasında mahsur yok. "</blockquote>
<blockquote>- Bunun ardından başkan Aziz Yıldırım da ikna edildi ve geçtiğimiz Salı günü öğlene kadar olan iki tarafın birbirine tanıdığı opsiyon süresi sona erene kadar Fenerbahçe'den ses seda çıkmayınca Hamit, Galatasaray'lı oldu. Ancak üstüne basa basa söylüyorum. Biz Hamit'e talip olmadık. Hamit bize gelmek istedi...</blockquote></blockquote>Unknownnoreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-37170104790693528142011-08-12T14:48:00.003+03:002011-08-12T15:00:43.033+03:00MAHKEMENİN SONUCUNU BEKLEYİN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicRJ0Qw46jXEDydyF51sRp4H8bsrpYKxUOJCITqU5aDqurSK3vYAGgl_sU2Z-fV_sCSzOT_KSZ8tS5AkTwAqiNab-QdQ4Z8HC2GSOL2ls04f3eqpVwpClC9xIjgWBS8GjVapTNBQ_I5Gk/s1600/hu2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 254px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicRJ0Qw46jXEDydyF51sRp4H8bsrpYKxUOJCITqU5aDqurSK3vYAGgl_sU2Z-fV_sCSzOT_KSZ8tS5AkTwAqiNab-QdQ4Z8HC2GSOL2ls04f3eqpVwpClC9xIjgWBS8GjVapTNBQ_I5Gk/s400/hu2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5639938157598360562" /></a>
<br />İTALYA şike skandalları ile futbolundaki çarpık ilişkileri ve cesur savcıları ile ülkemizdeki her skandalda örnek gösterilir. Ancak İtalyan araştırmacı ve şike konusunda uzman gazeteci Oliviero Beha bizim gibi düşünmüyor. İtalya’daki ilişkilerin çarpıklığından söz ederken, Türkiye’nin bazı konularda İtalya’nın da önünde yer aldığını vurguluyor. Şikenin neden yapıldığından İtalya’daki futbola bakış açısına kadar İtalyan gazeteciye sorular sordum ve tecrübelerini bize aktarmasını istedim.
<br />
<br /><span style="font-weight:bold;">TFF bu işe ciddi bakıyor</span>
<br />
<br /> <span style="font-weight:bold;">
<br />* Türkiye’deki şike olayında İtalya’dakinden farklı olarak ne yapıldı?</span>
<br />En azından Türkiye Futbol Federasyonu ligleri bir ay erteledi. Bu bile bu işe ne kadar ciddi baktıklarını gösteriyor. İtalya’da bırakın 1 ay ertelemeyi, lig sadece bir gün ertelendi ve hayat normal akışında devam etti.
<br /><span style="font-weight:bold;">
<br />Bu insanlar henüz masum</span>
<br />* Türkiye’deki skandal ile İtalya’daki skandal ile arasında ne gibi benzerlikler var?
<br />Türkiye’de henüz şike soruşturması tamamlanmadı. Tutuklanan kulüp başkanı, yönetciler ve teknik direktörler var. Ancak bu insanlar henüz masum. Çünkü suçları ispatlanmadı. İtalya’da spor mahkemeleri var ve bu nedenle bu skandallar istenildiği şekilde tamamlanabiliyor. Türkiye’de bu olaya bakış açısı daha ciddi gibi geliyor.
<br /><span style="font-weight:bold;">
<br />* Ancak yine de şike sonrasında Türkiye’de herkes İtalya’yı örnek gösterdi...</span>
<br />İtalya’daki 2006 Calciopoli skandalında Juventus içindeki muhalefet ile İnter ve Milan kulüpleri Moggi’yi kurban seçtiler. Bu olayına ardından hem Juventus’ta gereğinden fazla güçlenmiş olan Moggi ekarte edildi hem de İnter ve Milan son 6 yılda tüm şampiyonlukları paylaştı. Juventus ise kendini henüz toparlayamadı. Moggi temiz biri miydi? Hayır. O da sistemin bir parçasıydı. Ancak 170 bin sayfalık telefon konuşma kaydının içinden sadece Moggi’ninkilerin seçilmesi düşündürücüydü. Aradan geçen yıllarda Inter ve Milan’ın da o olayda en az Juventus kadar suçlu olduğu ortaya çıktı.
<br />
<br /><span style="font-weight:bold;">İtalya’da erken alınan
<br />karar sorun yarattı</span>
<br />* İtalya’da karar vermek için mahkeme süreci beklendi mi?
<br />Hayır. Dava bitmeden çok daha önce Moggi’nin cezası belli oldu. Spordan uzaklaştırıldı. Şu an İtalya bunun sıkıntısını çekiyor. Çünkü Juventus kurban seçilmişti. (Röportaj yapıldığı sıralarda Juventus şampiyonluğunun geri verilmesi içim temyize gitti)
<br />
<br /><span style="font-weight:bold;">* Size göre Türkiye’de mahkeme süreci mi beklenmeli yoksa hızlı bir şekilde karar alınmalı mı?</span>
<br />İtalya’da gerçekleşen skandalda erken karar alınması büyük bir sorun yarattı. Türkiye’de Fenerbahçe başkanı ve yöneticileri tutuklu. Türkiye’deki deliller ne kadar somut bilemiyorum. Ancak bana sorarsanız mutlaka mahkeme sonucu beklenmeli.
<br />
<br /><span style="font-weight:bold;">İtalya’da kararın erken alınmasının ne gibi sıkıntıları oldu?</span>
<br />İtalya’da Milan ve İnter de en az Juventus kadar suçlulardı. Türkiye’de eğer böyle bir sorun yaşanması istenmiyorsa diğer kulüpler de araştırılmalı ve suçsuz olduklarına herkes inandırılmalı. Eğer gerçekten suçsuzlarsa Beşiktaş ve Galatasaray gibi kulüpler de İnter ve Milan’ın Juventus’a sağladığı üstünlük gibi Fenerbahçe’ye uzun yıllar üstünlük sağlayabilirler. Bana göre kesinlikle mahkemenin sonucunun beklenmesi gerekir. Çünkü insanlar kimin suçlu olduğunu bilmesi gerekir.
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Oliviero Beha Kimdir?
<br />
<br />İtalyan spor yazarı ve TV yorumcusu. Tutto Sport, Paese Sera, La Repubblica, Rinascita, Il Messaggero, Il Mattino ve L’Indipendente gibi İtalya’nın önde gelen gazetelerinde görev yaptı. Üniversitede Edebiyat ve Felsefe okumuş olmasının da etkisiyle İtalya’da spor ve toplum ilişkisine üzerine pek çok araştırmaya imza attı. 1980 yılında takip ettiği Totonero Skandalı’ndan sonra, 1982 yılında oynanan tartışmalı İtalya-Kamerun maçındaki şike söylentilerinin üzerine ilk giden gazeteciydi.
<br />2006 yılında Calciopoli skandalının patlak vermesinin ardından Andrea Di Caro ile birlikte “Indagine sul Calcio” (Futbol Soruşturması) adlı kitabı kaleme aldı. Kitapta, 1982-2006 yılları arasındaki İtalya futbolu ve yaşanan skandallar ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. 2011 yılında yine Di Caro ile kaleme aldıkları “Il Calcio alla Sbarra” (Futbol Parmaklıklar Ardında) adlı kitapta da İtalya’da futbolun yozlaşması, yolsuzluk ve şike ile birlikte bu olayların toplum ile olan çok yönlü ilişkisi analiz edilmektedir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-63365396512684115482011-04-04T01:04:00.003+03:002011-04-04T01:16:37.025+03:00Tarafsız Yorumcunun Penaltı Yorumu<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1Ixxn95Ts-PewdSAe1eK0FOLJEJUO0pZ8VVsO8w8Y2OTodc3xR6qnxc5foz5GoMrbYiUfVZY2lg_gcTXhq_RrkMcjj_kuftOyUqGEI9uoJRoA5zJiAcmvJPXHfLi2IyETmf8pxNk4O28/s1600/198028_1957607062512_1312807775_32317676_4875579_n.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 326px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1Ixxn95Ts-PewdSAe1eK0FOLJEJUO0pZ8VVsO8w8Y2OTodc3xR6qnxc5foz5GoMrbYiUfVZY2lg_gcTXhq_RrkMcjj_kuftOyUqGEI9uoJRoA5zJiAcmvJPXHfLi2IyETmf8pxNk4O28/s400/198028_1957607062512_1312807775_32317676_4875579_n.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5591481820418042162" /></a><br /><br /><br />İki tarafsız yorumcunun penaltı yorumu. Bu hafta sık sık bu yazdıklarımı izlersiniz.<br /><br />- Serdar'ın bir müdahalesi var gibi ama Semih de formasından tutmuş.<br />-Yok hocam penaltıyla alakası yok.<br />-Bu görüntü aldatıcı olabilir.<br />- Şimdi Semih bu pozisyonda kurtulamaz mıydı? İstese kurtulurdu.<br />-Rahatlıkla kurtulurdu. Serdar'ın hareketi burada topa. Niyeti kötü değil.<br />- Bu pozisyonda tartışacak çok şey yok bence.<br />-Bence de...<br />-Geçiniz...<br />-Neyse konumuza dönelim. Sadri Şener'n ligin ikinci yarısındaki açıklamarı için ne diyorsunuz?<br />- Valla canı yanan konuşur hocam. Bence hakkı var konuşmaya...<br />- Bazı taraflı gazeteciler Trabzon'un 65 haftadır aleyhine penaltı çalınmadığını yazıyor. <br />- Onlar gitsin bu haberleri Fenerbahçe Dergisi'nde yapsın. Ancak orada yayınlanır böyle haberler...<br /><br />...Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-5165337607063845962011-03-09T09:50:00.003+02:002011-03-09T10:11:35.812+02:00Yorum YOK! 3Kamuoyu genel yorumu:<br />Nihat Mızrak, Diyarbakır bölgesi hakemi o nedenle Fenerbahçe'yi kolluyor<br /><br /><br /><br />Abdullah Yılmaz -Bölgesi Trabzon<br />Bu sezon yönettiği Fenerbahçe maçları <br />Konyaspor 1 - Fenerbahçe 4<br />Oyun berabere giderken Fenerbahçe'nin 3 penaltısını vermediğini tüm hakem yorumcuları söyledi<br /><br />Barış Şimşek - Bölgesi Trabzon<br />Bu sezon yönettiği Fenerbahçe maçları<br /><br />Ankaragücü 4 Fenerbahçe 2Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-67804424264818548772011-03-09T02:14:00.001+02:002011-03-09T02:17:39.488+02:00Yorum YOK! 206.03.2011<br /><br />Beşiktaş Kulübü Basın Sözcüsü Mete Düren, Trabzonspor maçının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Bu maçta hakemden çok kendimizi eleştirmeliyiz" dedi. Düren, maçın hakemi Tolga Özkalfa'nın gördüğünü çaldığını belirterek, "Bu maçta hakemden çok kendimizi eleştirmeliyiz. Rakibi forse ederek oyuncularının sarı kart görmesini sağladık. Ancak 11'e 10 üstünlüğümüzü kendi elimizle verdik. Sivok'un yaptığı oyuncu profesyonelliğine yakışmayan bir hareketti. Bu pozisyonu dilerim teknik heyet ve oyuncular kendi aralarında değerlendirirler" şeklinde konuştu.<br /><br /><br />08.03.2011<br />BJK RESMİ SİTESİ<br /><br />Sahaya çıkan hakemlerin belirli talimatlarla görev yaptıklarını örnek vermek gerekirse; Beşiktaş-Trabzonspor müsabakasında oyuncumuz İsmail Köybaşı’na yapılan ve dört hafta sahalardan uzak kalmasına sebep olacak kasti hareket görmemezlikten gelinmiş, yine oyuncumuz Simao Sabrosa’nın attığı nizami gol sayılmayıp, rakip takımın oyuncusu Burak Yılmaz’a yapılan bariz penaltı verilmemiştir. Böyle bir zihniyetin sahaya beraberlik skoru talimatı ile çıktığı aşikardır. Yine benzer zihniyet ile dün akşam oynanan Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçında bariz ofsayt pozisyonunda golü veren ve olmayan bir penaltı yaratan kişilerin hangi talimatlarla sahaya çıktıkları merak konusudur.Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-13909839919570414392011-03-09T01:46:00.002+02:002011-03-09T01:49:17.515+02:00Yorum YOK!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPKYadgReV5t-MQQwCZWnk_pCRu47O0p9c1VzKFuDXV-mdJxt60UzFyXr5d4vexi1pU6W8Wm05qjLcMHWLMYuGkpCvnl5d2m2qEi5KCtdliaE59-0FLqPnQ84xrB-7nDhiETybHQ05iuE/s1600/trabzon-icin-oynadik.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPKYadgReV5t-MQQwCZWnk_pCRu47O0p9c1VzKFuDXV-mdJxt60UzFyXr5d4vexi1pU6W8Wm05qjLcMHWLMYuGkpCvnl5d2m2qEi5KCtdliaE59-0FLqPnQ84xrB-7nDhiETybHQ05iuE/s400/trabzon-icin-oynadik.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5581859913225992226" /></a><br /><br /><span style="font-weight:bold;">20 MART 2011 PAZAR<br /><br />GENÇLERBİRLİĞİ- TRABZONSPOR A.Ş.<br /><br />ANKARA 19 MAYIS<br /><br />19:00</span>Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-41310678429467709362011-02-25T22:35:00.005+02:002011-02-25T23:51:29.420+02:00Türk Spor Medyası Ahlakımızı Kurtarıyor! Kaçın!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNqP3xmy7KfCv-LmGnySiZSK39N8caKcVJOwCoD_VXPkPWR8aOxVZePQL3uF1JC8Dd50PeR6IW5_AiiqmuxKSN6GKlOBWQ1DoW1quQ_meq-ijX-z-fnbYehvWHzlTdgel5my0EizaEi6w/s1600/award_taurasi.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 195px; height: 262px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNqP3xmy7KfCv-LmGnySiZSK39N8caKcVJOwCoD_VXPkPWR8aOxVZePQL3uF1JC8Dd50PeR6IW5_AiiqmuxKSN6GKlOBWQ1DoW1quQ_meq-ijX-z-fnbYehvWHzlTdgel5my0EizaEi6w/s400/award_taurasi.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5577730800411920402" /></a><br />Bugünlerde yeni bir tür spor yazarları türedi. <br />Ahlak bekçileri...<br />Özel hayat takipçileri...<br /><br />Neymiş efendim; Taurasi'nin hasretine dayanamayan Penny, Sevgilisi için Fenerbahçe'yi bırakan Penny" diye yapılan yorumlar, Meğer sevgililermiş (!) diye atılan başlıklar...<br /><br />Bunu yapan spor medyasının "ahlak" timsalleri...<br /><br />Hani o yurt dışına çıkar çıkmaz 50 Euro'ya kadın arayan ve her seyahatini bir kaçamak şansı olarak gören, Ukrayna seyahatlerini zaman zaman köşelerinde bile imalı sözlerle "fuhuş seyahati" olarak gören zihniyet...<br /><br />Hani Fenerbahçe'nin sezon boyunca hakem ve kaleci satın aldığını söyleyip sonra son hafta şampiyonluğu kaybedince pardon demeyen ahlaklılar...<br /><br />Hani Denizli faciasını bir kez bile dile getirmeyen, Haluk Ulusoy döneminde sus pus olan doğruluk bekçileri...<br /><br />Hani yazılarında bahsettikleri Taurasi'nin adının geçtiği her haberde O'nun çıplak resmini kullanmaktan zevk alan namus abideleri!...<br /><br /><br />İşte bu yazarlara bir de "Fenerbahçe medyasının(!!!!) üyesi Yiğiter Uluğ katıldı bugün...Hoşgeldin Yiğiter Uluğ...Unknownnoreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-41152978055665055932011-02-17T00:50:00.005+02:002011-02-17T03:01:54.855+02:00Bunun Hesabını Kim Verecek!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinljjcGZLpBukFdVXWuP1_iDVoxfVaIVFiYXziKz3ZkxZXn9TtpegoG04K_HsEc7oka5b52tMz0eVeXBGZpZBg11ntNaVxEjeU2H4UQSiu9B-I2sbp-WV94dzc5ileRUpmqsbHwxn5enQ/s1600/10.20110104134317.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 256px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinljjcGZLpBukFdVXWuP1_iDVoxfVaIVFiYXziKz3ZkxZXn9TtpegoG04K_HsEc7oka5b52tMz0eVeXBGZpZBg11ntNaVxEjeU2H4UQSiu9B-I2sbp-WV94dzc5ileRUpmqsbHwxn5enQ/s400/10.20110104134317.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5574436089613316690" /></a><br />Aşağıda genç, dinamik, kıpır kıpır, yerinde duramayan bazı spor yazarlarının Taurasi'nin doping olayından sonra söylediklerini okuyacaksınız. Bu yazılarda garip şeyler yok aslında. Taurasi'ni doping yaptığı açıklanınca bu köşe yazılarına konu olur. Garip olan bu yazıların üslupları ve içeriğindeki nefret ve kin...Türk spor basınında sorun yazarların üzerindeki formaları çıkarmamaları ya da Mehmet Demirkol gibi formasının rengi belli olmasın diye sürekli ters konuşmalar yapmaları. Söyleyeceklerinin nereye gideceğini bilmeden, araştırmadan sonunu düşünmeden yazmaları. Bu yazıları yazan ağabeylerimizin yaş ortalamasının 60'a yaklaşmış olması da ayrı bir tartışma konusu ya onu da sonra tartışırız. Olayımızda yukarıda Çarşı grubunun Taurasi'nin doping testlerinden sonra yaptığı görselde söylenildiği gibi gerçekten de "yavuz hırsızın ev sahibini bastırma" durumu söz konusuymuş meğer. Çarşı grubunu bu ön görüsünden dolayı kutlarım...<br /><br />Suçu kanıtlanana kadar bir insan masumdur. Bu uluslararası bir adalet terimidir. <br />1- Taurasi'nin numunelerinin nasıl çıktığını basına sızdıranlar.<br />2- 2. numune kesin pozitif çıkar diye ahkam kesenler.<br />3- Daha suç kesinleşmemişken 2 yıl ceza alır diyerek kamuoyunu istediği gibi yönlendireceğini düşünenler.<br />4- Bu olayı bir kulüp düşmanlığı içinde ele alıp sonuçlarını kestiremeyenler...<br /><br />İşte bu kişiler maalesef ki bu olayda kazanan olmuşlardır. Belki de Tanrı'nın adaleti sonucu söyledikleri ve yazdıkları bugün onların karşısına çıkartılıp yüzlerine vurulacak. İnsanların kafasında şu imaj hep devam edecek. Spor basının vicdanı yok... Sadece rengi var. <br /><br />Maalesef ki bu olayda kaybeden sadece Fenerbahçe olmuştur. Sonunda kazandı gibi görünse de Avrupa şampiyonluğu şansı yarınlara kalmıştır. Kolayca eleyeceği Spartak Moskova maçına favori olarak çıkamayacak duruma gelmiştir. Bunun hesabını kim verecek?<br />Turgay Atasü mü? <br />Uğur Erdenay mı?<br />Turgay Demirel mi?<br /><br />Kim verecekse çıksın versin...<br />Fenerbahçelilerin çalınan umutlarını geri versinler...Bu olay açığa çıksın...<br />İşin içinde Fenerbahçe'yi engellemek için yapılan bir komplo olmadığına inandırsınlar bizi. Yoksa onları asla affetmeyeceğiz. <br /><br />İşte o aceleci spor yazarlarından bir demet...<br /><br /><br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">27.12.2010<br />Yazan: Ünal Özüak</span><br />Dünya yıldızı artık bizimle diye yere göğe koyamadığımız Diana Taurasi´nin Modafinil maddesi olayı patlayınca‚ Almodovar´ın ünlü Hable con ella (Konuş onunla) filmi aklıma geldi. Sus pus kesilen Aziz Yıldırım´a "konuş bizimle azizim" demek geçti içimden. Öyle yaa.. Geçen sene bir yıl ceza alan Efes Pilsen´in Kerem Gönlüm´ün WADA´nın yasaklı maddelerinden "cathene" kullandığından aldığı ceza Aziz Beyi kesmemiş "Aslında 2 oyuncudan numune alındı oysa ki o maçta tüm oyuncular bir başkaydılar.. Efes Pilsen toplu doping suçundan küme düşürülmelidir" diye ortalığı ayağa kaldırmıştı.. <br /><br />Peki şimdi neden konuşmuyor Başkan? Sakın mübarek ağzını açarsa yine başının derde girmesinden korkuyor olmasın? Malumunuz Fenerbahçe-Sivasspor maçının devre arasında‚ hakem odasına inerek Yunus Yıldırım´a yönetiminden dolayı demediğini bırakmadı. Hakem raporuna yansıyan: "Maçın içine s... <br />Utanmıyor musun?.. Müsabakanın anasını ..... Penaltılarımızı vermedin. <br />Her maçta Fenerbahçe´yi yakıyorsunuz. <br />Başka takımlara gelince kolay kolay penaltı veriyorsunuz‚ bize gelince penaltıları atlıyorsunuz. Size her türlü desteğim haram olsun. Artık desteğimi çekiyorum" dediğinden yine ceza aldı asabi Başkan.. <br />İnsanın "Öyle Başkanlar vardı ki zaten yoktular" diyesi geliyor.. <br />Küfür potayı kırar. Fenerbahçe Başkanına yakışan şekilde konuşmayı becerecekse doping konusunda "şimdi konuşsun veya ebediyen sussun..." <br />Peki ya "uyanık Taurasi"ye ne demeli... <br /><br /><span style="font-weight:bold;"><br />30 Aralık 2010 Perşembe<br />Yazan: Kemal Belgin</span><br />Taurasi’nin gazoza bile ihtiyacı yokken...<br />Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımının ünlü Amerikalı oyuncusu Taurasi, ilk kontrolünde dopingli çıktı. Hem de yasaklı madde kullanmış... Anlayamadığım şu; bizim ligde Taurasi‘nin performans göstermesi için değil dopinge, gazoza bile ihtiyacı olamaz. O halde? Geceler uzun ve yorucu mu geçti ki acaba? <br />Neyse... Kulübünden bir yangın ki, sormayın! Sanki Kerem Gönlüm‘e bunlar feryat etmemişler gibi...<br /><span style="font-weight:bold;"><br />Atilla Gökçe<br />Tarih: 12 Ocak 2011<br /></span><br />Fenerbahçe ya da başka bir kulübün bir laboratuara açıktan güvensizlik mesajları vermesi... Laboratuar konusunda federasyona yurtdışı için ısrar etmesi... Bilimsel bir kurumun otoritesini zayıflatacak bi tavır takınması hiç de güzel bir örnek değil. <br />Öte yandan federasyonların da kulüplerden gelen her türlü isteğe önünü ardını hesaplamadan çabucak evet demesi de elbet sıkıntı yaratır. <br />Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, bu duruma tepki gösteriyorsa haklıdır!<br />Her neyse... Doping kontrolu bizde netameli bir konudur. Yakın geçmişte de örneklerini bolca gördük...<br />Bilimsel verilerle ortaya çıkan gerçekleri herkes bir tür sidik yarışına döndürdü... Bu da onlardan biri. <br />Sadece şunu hatırlatalım: Sidik yarışının galibi olmaz!<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">12 Ocak 2011<br />Yazan : Zeki Çol</span><br />Oyunun başrol oyuncularından biri Fenerbahçe. Adeta gövde gösterisi yaparak bir dayatmada bulunuyor, otoriteye ayar veriyor! Diğeri ise Basketbol Federasyonu. Kendi koyduğu kuralları hiçe sayıyor. Fenerbahçe'nin baskısı karşısında en ufak bir direnci gösteremiyor. Etik olmayan, doğru olmayan, talimatlarıyla çelişen, tehlikeli ve tartışmalı bir karara imzasını atıyor.<br /><br />Olayı çoğunuz biliyorsunuz. Beşiktaş ile oynanan maçtan sonra, Dopingle Mücadele Komisyonu'nun görevlileri, Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı oyuncularından Penny Taylor ile Hana Horakova'dan numune almak istiyor. Ortalık karışıyor. Sporcular numune vermeye yanaşmıyor. Buna, Hacettepe Doping Merkezi'ne güvenmediklerini gerekçe gösteriyorlar. Araya bir dolu kişi giriyor. Sporcu avukatı, kulüp yöneticileri, görevli görevsiz bir dolu kişi. Tartışma büyüyor. Sonuçta Fenerbahçe'nin dayatması üzerine Basketbol Federasyonu, numunelerin Hacettepe yerine Köln'e gönderilmesinin garantisini veriyor. Krizin ilk aşaması aşılıyor.<br /><br /><span style="font-weight:bold;">24.12.2010<br />Mehmet Demirkol- NTVSPOR'da</span><br /><br />"Bu olay Taurasi ile sınırlı olmayabilir. Takımda başka oyuncular da kullanmış olabilir. Bu işin devamı gelir"Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-73127404505411566922011-02-15T21:35:00.008+02:002011-02-16T10:36:18.915+02:00Kaderinize razı olmayın!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjo6cKelcAtPHyq2sze8CoukyLnmlzXSI_FHcgNH8M9N-1Rwcc_elZVD0Vsje03tsRtw2QRMzjgywByYfHCfBasc9gaZ-ZwQPRbrxatc3v-_m8VigJbfnkbs30bZd50caOxzO4EiA1_fHI/s1600/stop.png"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 256px; height: 256px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjo6cKelcAtPHyq2sze8CoukyLnmlzXSI_FHcgNH8M9N-1Rwcc_elZVD0Vsje03tsRtw2QRMzjgywByYfHCfBasc9gaZ-ZwQPRbrxatc3v-_m8VigJbfnkbs30bZd50caOxzO4EiA1_fHI/s400/stop.png" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5574009160187302226" /></a><br />Geçtiğimiz hafta Mahmut Özgener'in basın toplantısındaydım. Demeç ve karalama mevsimi başladı dedi. Gerçekten de mevsim başladı. Konuşmayan tek kulüp var Fenerbahçe. <br />Bugün de Sadri Şener kaleci Volkan Babacan'ın maçta kasıtlı gol yediğini ima etmiş. Ne mutlu. Çok geç kalmadık. Tam zamanında...Yani mevsiminde...<br /><br />Şimdi sırada bir bakanın açıklaması var. Toto'dan hangi bakan çıkıp açıklama yapacak merak ediyoruz. Bir bakan da çıkıp açıklama yaparsa iş tamam olacak. Ha tabi 1-2 milletvekili de konuyu meclise taşımalı. Fenerbahçe nasıl şike yapıyor, kalecileri nasıl satın alıyor mutlaka mecliste de tartışılmalı...<br /><br />Değil mi?<br /><br />Mehmet Topuz'u Kayserispor maçında izlediniz mi? <br />Ya Alex'i? <br />Kendini yerden yere atıyordu. <br />Ligin en iyi takımlarından biri olan Kayserispor maçı neredeyse pozisyona giremeden tamamladı...<br /><br />Hiç Fenerbahçe'nin Samandıra tesislerine gittiniz mi?<br />Oradaki ciddeyeti, çalışmayı gördünüz mü?<br /><br />Aykut Kocaman'ı tanıyor musunuz? Gece gündüz başarı için kafa patlattığını biliyor musunuz? <br />Haftada en az 5 maç Türkiye Ligi'nden 20-25 maç da Avrupa liglerinden maç izlediğini kendinin ve Fenerbahçe takımının eksikliklerini görüp ufkunu geliştirmek için ne kadar çalıştığından haberiniz var mı?<br /><br />Yaşları genç olsa da pırıl pırıl ve geleceğin önemli isimleri, antrenörler Arda Keskin, Turgay Altay...<br /><br />Fenerbahçe efsanelerinden İsmail Kartal<br />Futbol emektarı Ömeroviç...<br />Sessiz sedasız işini harika yapan biri...Murat Öztürk...<br /><br />Müthiş bir doktor...Ertuğrul Karanlık...<br /><br />Hacettepe Üniversitesi'nden bir bilim adamı Doç. Dr Alper Aşçı...Tanıyor musunuz? Fenerbahçe'nin bugün sahada bu kadar müthiş bir kondisyonla olmasını sağlayan adam...<br /><br />Peki Hasan Çetinkaya'yı biliyor musunuz? Fenerbahçe'nin pırıl pırıl menajeri...Sürekli çalışan ve daha 29 yaşında müthiş bir beyin...<br /><br />Orkun Yazgan'ı peki? Fenerbahçe'nin iletişim direktörü. Bir kaç yabancı dili, vizyonu ile Fenerbahçe'yi medya ile ilişkilendiren çok başarılı bir adam...<br /><br />Samet Güzel, Umut, Aşçı Selahattin usta ve adını sayamayacağım onlarca emektar. Başarı için çalışan onlarca yönetici,<br />Sevgililer gününde sevgililerini bırakıp hafta içi maça gelen 40 bin Fenerbahçeli...<br /><br /><br />Yüzlerce kişilik bir ekip ve arkalarında müthiş bir taraftar...<br /><br />Bu kadar kişi bu saçmalıklar ve bu oyunlarla emeklerini heba edeceklerse, 3 tane prostatlı saçmaladı diye emekleri boşa gidecekse yazıklar olsun böyle bir düzene...<br /><br />Bu sene bu kirli sisteme harcanan emekleri yedirecek misiniz?<br /><br />Yanıtınız hayırsa sessiz kalmayın ve kaderinize razı olmayın! Lafı ağızlarına tıkayın...Bu kavga sizinle değil...Sizin hayallerinizle ve umutlarınızla...Yedirmeyin...<br /><br />2006 ve 2010'daki senaryoların bir kez daha yaşanmasına izin vermeyin...<br />Haramilerin saltanatı yıkılsın artık...Unknownnoreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-58844946860471103772011-02-05T12:18:00.006+02:002011-02-05T14:26:25.944+02:00Geçen sene bu filmi izlememiş miydik?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfOX7eT03od_i1adqDsA2py3emwh0oDkt2Wj20doHHXzgHsyFzxh8RoWS1-4lYVHAucnoeMlp5jVAK1JOXmXofyu2lPX0kfxahdjB9svRoO_7RDXT5kX2TZCmD7nB1VsGTIpcYROwqCTM/s1600/hincal_toroglu.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfOX7eT03od_i1adqDsA2py3emwh0oDkt2Wj20doHHXzgHsyFzxh8RoWS1-4lYVHAucnoeMlp5jVAK1JOXmXofyu2lPX0kfxahdjB9svRoO_7RDXT5kX2TZCmD7nB1VsGTIpcYROwqCTM/s400/hincal_toroglu.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5570149007774721650" /></a><br />Bu ilk değil. Son da olmayacak muhtemelen.<br />Fenerbahçe iki hafta üst üste kazandı. Hemen hakemler Fenerbahçe'yi şampiyon yapacak muhabbeti başladı...<br /><br />Bunun bir sonraki ayağı satın alınan kaleciler ve takımlar olacak. Fenerbahçe zirve iddiasını arttırdıkça doz da arttırılacak...Fenerbahçe şampiyonlukta her iddialı olduğunda aynı senaryo tekrarlanacak. Aktörler değişmeyecek ama fitili hep aynı isimler ateşleyecek. Bu sene de bu savaş çetin olacak gibi. Bazen onlar, bazen Fenerbahçe kazanıyor savaşı. Geçen sene onlar kazandı. Fenerbahçe herkesi satın aldı dediler…Sonunda Bursaspor şampiyon oldu. Kimse de o yazıların hesabını sormadı…Sormayacak da. Bu nedenle spor medyası hep güvenilmez olarak kalacak…<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Önce Hıncal Uluç yazdı (02.02.11)</span><br /><br /><span style="font-style:italic;">Tesadüf bu ya hem Erman Toroğlu, hem Hıncal Uluç birer gün arayla köşelerinde yazdı:<br />Bünyamin Gezer'in maçı nasıl Fenerbahçe gözlüğü ile yönettiğine şahit olduk. 'Efendim, Selçuk'u attı.' Mecburdu! Selçuk'u atar atmaz da bir Trabzonlu'yu atmanın hazırlıklarına başladı. Glowacki'nin gördüğü iki sarı kartın arasında iki dakika var. Selçuk'un oyundan atılmasından iki dakika sonra bu kartları gördü. Herkes biliyordu, bir Trabzonlu'nun atılacağını... Doğru, yanlış tartışmıyorum. Ama herkes biliyordu ki 'Trabzon'dan biri gidecek.' <br /><br />EMRE VE LUGANO ATILIRDI <br />Emre'ye 5 sarı kart çıkması gerektiği konusunda tüm yorumcular ittifak etti. Ama Emre, 90 dakikayı tamamladı.<br />Lugano'ya en az 3 sarı kart gösterilmesi gerekiyor, bir tane gördü, Lugano 90 dakikayı tamamladı!<br />Devre arasında Aziz Yıldırım'ın, Murat Özaydınlı'nın ve Emre'nin hakeme fırça attığını gazetelerde okuyorum.<br />Hakemden bir tepki yok. Kıyametleri koparmıyor, 'Ne işi var hakemin yolunda, Fenerbahçe yönetiminin' diye.. Bu hakemler, Fenerbahçe'den başkasını şampiyon yaparlar mı?</span><br /><span style="font-weight:bold;"><br /><span style="font-style:italic;">Ertesi gün Erman Toroğlu (03.02.11)</span><br />Bünyamin Gezer’e gene soyunma odası koridorlarında Aziz Yıldırım ve Murat Özaydınlı sataştılar. Neymiş? Fenerli futbolcular tekme yiyorlarmış. O maçta bir tane tekme yiyip sindirilen adam vardı, o da Jaja’ydı. Ama bugün bakın gazetelerde bunların hiçbirisini bulamazsınız. Neden? Çünkü Şenol Güneş, Aykut Kocaman karşısında ezildi, büzüldü, misafir olmasına rağmen neredeyse gitti Aykut’tan özür diledi. Onun ezildiği yerde Trabzonspor takımından ne bekliyordunuz? Senaryoyu yazan da oynayan da belli.<br /></span><br /><br />Eğer bu karşılaşmayı çıplak gözle izlemeseydim, maç sonunda Aykut Kocaman’ın basın toplantısına katılmasaydım, Volkan Demirel’i dinlemeseydim, onların isyanını görmeseydim bu yazıları okuyup "vay be…Hakem resmen Trabzonspor’u mağlup etmiş" diyebilirdim…Yine aynı maç sonunda Şenol Güneş, Serkan Balcı gibi isimlerin hakem mükemmel maç yönetti sözlerini duymasaydım yine inanabilirdim…<br /><br />Maçtan sonra Fenerbahçeliler verilen garip kararlar dolayısıyla isyandalardı. Trabzonsporlular ise bir deplasman takımı için en mükemmel hakemi buldukları için mutlulardı. Kaybetmelerine rağmen hakemden övgü ile söz ediyorlardı. Buna rağmen böyle yazılar yazılıyorsa ilerleyen haftalarda bir kaza olur da Fenerbahçe bir hakem hatasıyla, bir kaleci hatasıyla bir maç kazandığında neler yazılacak merakla bekliyorum. Aslında merakla da beklemiyorum. Çocukken filmlerin başında bir Aslan çıkar ve kükrerdi. Biz de o çocukça espriyi patlatırdık: Geçen sezon bu filmin aynısını izlememiş miydik?<br /><br /><br /><br />Not: Sevgili arkadaşım Gökhan Koca arayarak yazımı okuduğunu ve geçen yıl 20 Nisan'daki Hıncal Uluç yazısını eklersem yazının daha da anlamlı olacağını söyledi. Gerçekten de yazıyı okuyunca bu satırlarda yazılanlarla bire bir örtüştüğünü gördüm. <br />Sevgiler...<br /><br />20.04.2010 Uluç ne yazmıştı?<br />Geçen hafta bir kaç kamera geçti karşıma.. "Lig sonu için tahminleriniz" diye.. <br />"Tahmin falan yok. Lig bitti.. Fener şampiyon. Bursa'ya da sus payı, Şampiyonlar Ligi" dedim..<br />"Neye dayanarak söylüyorsunuz" dediler.. "Arif olan anlar" dedim.. Çeşitli TV'lerin elinde var bu görüntüler..<br />Fener- Beşiktaş maçını izleyenler, ne demek istediğimi gözleriyle gördüler..<br />Bu maç için özel atandığını her kararı ile belli eden hakem, Beşiktaş'la beraber, şampiyonlukta iddialı Bursa'nın ve az da olsa iddiasını sürdüren Galatasaray'ın da canına okudu.. Fener'e iki altın puan hediye etti..<br />Beşiktaş'ın verilmeyen penaltısı.. Fener'in kırmızı kart görüp daha maçın en kritik anlarında atılması gereken oyuncuları.. Beşiktaş sarı kartlarla doğranırken, tamamen ayni pozisyonlarda sarı kart görüp gelecek maçlarda cezalı duruma düşecek Fenerlilerin himayesi.. Hüseyin Göçek bu maçın bandını izlerse, gider düdüğünü asar. Bir kaç hafta da kara gözlüklerle gezer, tanınmasın diye..<br />İnsanda utanma olur.. Bu maçın dört hakemi var. Biri de mi görmedi, Bilica'nın futbol adına yaptığı utancı?.<br />Bu adama Fener forması giydirmeye devam edecek misiniz, Fener yönetim kurulu?..<br />Bu adamı ceza heyetine gönderecek misiniz, federasyon. Onun temsilcileri, gözlemcileri..<br />Bu ne ayıptır, ne çirkinliktir, ne utançtır?. Şampiyonluğu böyle mi kazanacak Fenerbahçe?.<br />Aziz Yıldırım'ı kutlarım.. <br />"Ben şampiyonluğun sahada kazanıldığını zannediyordum. Nerde nasıl kazanıldığını öğrendim" derken yıllar önce ne demek istediğini biz de öğrendik sonunda..<br />Fener'i değil, Aziz Yıldırım'ı kutlarım.. Tabii Mahmut Özgener ve Oğuz Sarvan'ı da..<br />Şampiyonlar Ligi'ne razı olan Levent Kızıl'a da helal olsun..Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-81234741104412104202011-01-26T18:11:00.004+02:002011-01-26T18:25:57.758+02:00Fenerbahçe'nin medyası da yok Hıncal Uluç'u da yok...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_F25wy-DNbp8nEXdsKZPK8ceZizt2K9t6hprhGn6H3P_QZ9z_X61kD_WCCzGfBX7Yuk9err68j5Y8iHFkAblDYZ8J5tA8SZJwAp93WusXhfEZZ0k3H7Jh9szn1gDC-uQK9qjeNDXHrBo/s1600/kocaman.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_F25wy-DNbp8nEXdsKZPK8ceZizt2K9t6hprhGn6H3P_QZ9z_X61kD_WCCzGfBX7Yuk9err68j5Y8iHFkAblDYZ8J5tA8SZJwAp93WusXhfEZZ0k3H7Jh9szn1gDC-uQK9qjeNDXHrBo/s400/kocaman.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5566531596003218034" /></a><br /><span style="font-weight:bold;">Önce Trabzonspor'a 3 hafta üstüste penaltı verilmesine dikkat çekmek için Kocaman konuştu</span>:<br /> Ama bazı şeylerin de gündemde olması, konuşulması gerek. Bakıyorum kimse gündeme getirmiyor. Trabzonspor takımının aldığı başarıları, Şenol Hoca’nın elde ettiği başarıyı yadsımak yanlış olur. Bir teknik adam olarak alkışlamak durumundayız. Ancak kimse yanlış anlamasın ama Trabzonspor son 3 haftada kritik maçlar oynadı. Bu 3 maça bakmak lazım. Gaziantepspor, Bucaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor... 3 maç 3 penaltı. Bu penaltılar Trabzonspor’a kasten, isteyerek verildi, demiyorum. Fakat kimse bunları incelemiyor. Ancak maçların kritik anlarınadenk gelen penaltılara bakmak gerek.<br /><br />Ardından Şenol Güneş neredeyse her konuşmasında Kocaman'a yanıt verdi ve son olarak Ankaragücü maçının ardından ağır konuştu ve hakem hakkında konuşup küçülmekten bahsetti:<br />"Hiçbir zaman hakemleri etkilemek için konuşmadım. Hakemleri etkilemek için konuşanlar düşünsün. Ben de onlar gibi "Niye penaltı vermedi" şeklinde konuşursam diğer insanlardan farkım olmaz küçülürüm. Biz hiçbir zaman verdiğimiz oyuncu bize karşı oynamasın, hakem şunu versin, bunu versin demedik. Konuşarak iki puan alamayız. Yanlış kararlar verenler ve onları etkileyenler varsa bu durumu düşünsünler" <br /><br /><br />Ardından Trabzonspor resmi sitesi hakem hakkında açıklama yayınladı:<br />Yapılan değerlendirmelerde Zewlakow'un hava topunda Umut'un pozisyonunu bozduğu golcü oyuncunun vuruşunu engellediği düşüncesi üzerinde duruldu. Teknik Direktörümüz Şenol Güneş ise maçtan sonra penaltı pozisyonuyla ilgili yöneltilen soruya, 'Hakemleri etkilemek için bugüne kadar konuşmam olmadı. Konuşanlar düşünsün. Penaltı, verildi verilmedi diye konuşursam diğer insanlardan farkım olmaz, küçülürüm. Bize hiçbir maçta yanlış penaltı verildiğini düşünmüyorum. Biz futbol oynamaya çalışıyoruz. Hakem şunu vermiş, bunu vermiş diye konuşarak bunu geri alamayız. Ama yanlış kararlar veren varsa, onları etkileyen varsa onlar düşünsün. Bizim vicdani bir rahatsızlığımız yok' cevabını verdi."<br /><br /><br /><br />Çok fazla yorum yapmadan bu üç açıklama üzerine düşünelim...<br />1. açıklamada Aykut Kocaman bir kulübe 3 hafta üst üste penaltı verilmesinin irdelenmesi gerektiğini söylüyor. Ki Fenerbahçe ortalama 35 haftada bir penaltı çalınan bir takım olarak ( bu sezon kazanılan 3 penaltının 2 tanesi elle oynamaya verildi) Kocaman'ın bu demecinde haklılık payı var...<br /><br />2. Açıklamada Şenol Güneş hakem hakkında konuşup küçülmeyeceğini söyleyerek Kocaman'a gönderme yaptı. <br /><br />3. Açıklamada Trabzonspor resmi sitesi hakem hakkında konuşup küçüldü... Pardon küçüldü demeyelim hakkını aradı...<br /><br /><br />Bu ülkede bir kulüp sürekli şaibelerle suçlanıp 2 tane son dakika şampiyonluğuı veriyorsa...<br />Bu ülkede bir kulüp sürekli hakemler hakkında kollandığı iddia edilip 35 haftada bir penaltı kazanıyorsa...<br />Bu ülkede herkes hakem hakkında konuşurken sadece bir kulüp konuştuğunda o konuştukları ağzına tıkılıyorsa...<br />Bu ülkede bu kulüp hakkında bakan bile çıkıp vıdı vıdı yapabiliyorsa...<br /><br />O kulüp medyada sahipsizdir ve bir medyası yoktur...<br />O kulüp şaibelere bulaşmamış aksine şaibelerle şampiyonluğu alınmıştır...<br />O kulübün bir Hıncal Uluç'u yoktur...<br />O kulübün bol bol Ziya Şengül'ü, "tarafsız" Rıdvan Dilmenleri vardır...<br /><br />Bugün 26 Ocak 2011...<br />Fenerbahçe Pazar günü Trabzonspor'u yenerse ve sezon sonuna kadar şampiyonluk iddiasını sürdürürse açın şu yazıya bir kez daha bakın...Sonra da medyada çıkacak iddialara ve yazılara bakın...Ne demek istediğimi anlayacaksınız...Unknownnoreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-3492127199400008612011-01-18T01:39:00.004+02:002011-01-18T02:02:02.963+02:00Allah'ın Sopası Yok!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIV332f_GAuy9m7BGz3mAGzxEJqVat1usj_l-uQMgl4PP1twCN9bx06o6s8iQ9mTBeBZvJHO9yTbC-SWcR4Uq1FiLIvQKDv8yq0VCX4EyvLvbyda0E8lDE4sGuUMyz_yUBa-0HLG833J0/s1600/SDR-SARI-KIRMIZILI-KASKOL-HINCAL-ULUC__764457_0.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 280px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIV332f_GAuy9m7BGz3mAGzxEJqVat1usj_l-uQMgl4PP1twCN9bx06o6s8iQ9mTBeBZvJHO9yTbC-SWcR4Uq1FiLIvQKDv8yq0VCX4EyvLvbyda0E8lDE4sGuUMyz_yUBa-0HLG833J0/s400/SDR-SARI-KIRMIZILI-KASKOL-HINCAL-ULUC__764457_0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5563308178133351378" /></a><br />Sene 1996...<br />Fenerbahçe ve Galatasaray Türkiye Kupası finalinde oynuyor.Maça gelen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Kupayı verecek...<br /> <br />Fenerbahçe normal süreyi 1-0 önde bitiyor.<br />Gol Aykut Kocaman'dan<br /><br />Uzatmaların 117. dakikasıda Dean Sounders'ın golüyle Galatasaray eşitliği yakalıyor.<br /> <br />Maç 1-1 bitiyor...<br /><br />Kupa Galatasaray'ın...<br /><br />Fenerbahçe taraftarı sakin...<br />Tezahürata başlıyor...<br /><br /><span style="font-weight:bold;">"Üzülme kanaryam... Şampiyon olursun..."</span><br /><br />Herşey sakin...<br /><br />Sonra Galatasaray'ın İskoç teknik adamı Graham Souness elinde bir bayrakla orta sahaya koşuyor...Bayrağı Fenerbahçe stadyumunun ortasına dikiyor...<br /><br />Fenerbahçe taraftarı çıldırıyor...<br />Fenerbahçe Stadyumunda yer yerinden oynuyor...Souness içeri kaçıyor. <br />Koridorlarda birinden yumruk yiyip gözleri mosmor oluyor...<br /><br />Ama Fenerbahçe taraftarı yatışmıyor...Kupayı vermek üzere aşağı inen Süleyman Demirel'e rağmen hem yuhalıyor hem de sahaya pet şişeler atıyor...<br /><br />Hıncal Uluç Souness'in provakasyonunu görmezden gelerek en az 10 yıl bu olayı kullanıyor...<br /><br />Fenerbahçe ile 2 yazısında birinde Cumhurbaşkanına bile pet şişe atan Fenerbahçe taraftarı diye başlıyor...Müthiş bir negatif propoganda yapıyor...Başarılı da oluyor...<br /><br /><br />Aradan 15 yıl geçiyor...Seyrantepe'nin açılışı...<br />Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yuhalanıyor...<br /><br />Hıncal Uluç hiç Başbakan'ın yuhalanmasına değinmeden şöyle yazar:<br /><span style="font-style:italic;">"En azından Galatasaraylılığımı dondurdum.. Bu Adnanlar bu kulübün başından yok olup gidene kadar da öyle kalacak.. <br />Bu Galatasaray Kongresinde bir‚ tek bir yürekli kişi çıkar‚ Ali Sami Yen kapanış töreninde‚ Adnanların paralı askerlerinin terör estirmelerine rağmen Adnan Polat´ı yuhalayan o gerçek Galatasaraylı‚ o onurlu‚ o yürekli Galatasaraylıların başına geçer ve olağanüstü kongre için imza toplamaya başlarlarsa‚ kongreyi toplamayı başarır ve bu utanç yönetimini tümüyle devirirlerse‚ hatta Onur Kurulu kararı ile kulüpten ihraç ederlerse‚ içimdeki Gündüz Kılıç ruhu belki yeniden canlanır..<br /></span><br /><br /><br />Yani Cumhurbaşkanınu yuhalayan Fenerbahçe taraftarı 10 sene negatif propoganda ile karalanırken Başbakanı yuhalayan Galatasaray taraftarı için tek satır bile edilmez...Aksine üstü kapalı olarak "o gerçek Galatasaraylı, o onurlu, o yürekli Galatarasaraylılar" olarak ifade edilirler...<br /><br /><br />Allahın sopası gerçekten yok...Bir gün gelir bir blogda yaptıklarının hesabı sorulur...Bu halk o kadar unutkan ve aptal değil Hıncal Ağabey...Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-69746566616479842202011-01-07T17:41:00.005+02:002011-01-07T17:52:58.883+02:00Vatan, Smacı Kendisine Vurdu!<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdrwXk-bswjdjKKadOglwWgnmzJVu8FOyQCvZxvkMLhpjTCjInWj0IzU8dGN_a8VMGFbaGB85JJeDVAyYbqqPWq-9gl6hSvStFHG04QL656C25j0W-0pwJeQWTDNXoacJAu05unAiQkUA/s1600/a+y.bmp"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 296px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdrwXk-bswjdjKKadOglwWgnmzJVu8FOyQCvZxvkMLhpjTCjInWj0IzU8dGN_a8VMGFbaGB85JJeDVAyYbqqPWq-9gl6hSvStFHG04QL656C25j0W-0pwJeQWTDNXoacJAu05unAiQkUA/s400/a+y.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5559471828303571538" /></a><br />Medya nereye doğru gidiyor bilmiyorum. <br />Ancak bugün Vatan Gazetesi'nde yapılan şeyi tarif etmekte zorlanıyorum. Bir insanın kusurları ile dalga geçmek ve işi bu kadar çirkinleştirmek zannettikleri gibi Aziz Yıldırım'a değil kendilerine ve bize zarar verecek.<br /><br />Yapılan haberde Aziz Yıldırım'ın voleybol takımı antrenörüne oyuncu değiştirmesi için <strong>"Demeter, Demetev"</strong> diye bağırdığı belirtiliyor. Çirkinliğin boyunu görebiliyor musunuz?<br /><br />Ben bunu yapana kimse kusura bakmasın ama insan bile diyemem. İnsanlık onuruna aykırı ve kahvehane kültürüne uygun bir gazetecilik bu. Muhabir bunu yapabilir...Bir haberi yazar ve yollar. Ancak içeride çalışan insanlar çok daha ciddi olmak zorundalar. Bu haberi nasıl olur da bu şekilde yayınlayabildiler? Bunun ne gazetecilikle ne de vicdanla bağdaşır tarafı yok. <br /><br />Burada zaman zaman insanları yerin dibine batıran yazılar yazıyorum. Daha sonra o insanlarla yüz yüze geliyorum ve gerçekten de kendimi yargılıyorum. Acaba doğru yapmadım mı? Karşımdaki insan iyi biri diyorum. Ancak bu haberi yapan editörün herşeyden önce iyi bir insan olmadığını söyleyebilirim...<br /><br />Bugün Aziz Yıldırım kendi taraftarı tarafından da eleştiriliyor, Fenerbahçe kongre üyeleri tarafından da eleştiriliyor. Rakipler de eleştiriyor objektif insanlar da eleştiriyor. Bunların hepsi doğal ve olabilecek şeyler ancak bu tarz birşeyi bir gazetede uzun bir zaman sonra ilk kez görüyorum. Çok çirkin ve bizim mesleğimize ihanet olarak görüyorum. Bu gidişin sonu iyi olmayacak gibi...Umarım gerisi gelmez. Umarım sadece bir gaflettir.Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-68722497660938110762011-01-02T23:56:00.003+02:002011-01-03T00:43:39.152+02:00Klişeler Ülkesinde Aziz Yıldırım!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO0QcsWCTbTngvaiO3fiw64SyNG9QiLC8RyyWlNX8ZpyfL7SA9sER46Uq4II4vG8Y1WxGVBOgO3kCimpjGXw6_wWbsx5CV16hZvsJm7VQ0H4z4gEMl2GdnS6RZnv2KHv0s9rmR3oqkG_A/s1600/azizyildiriiiim.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 357px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO0QcsWCTbTngvaiO3fiw64SyNG9QiLC8RyyWlNX8ZpyfL7SA9sER46Uq4II4vG8Y1WxGVBOgO3kCimpjGXw6_wWbsx5CV16hZvsJm7VQ0H4z4gEMl2GdnS6RZnv2KHv0s9rmR3oqkG_A/s400/azizyildiriiiim.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5557722515592204578" /></a><br />Başarı herkese göre göreceli bir kavram. Ancak Aziz Yıldırım dönemi ileride sonra erdiğinde de çok tartışılacak. Yaptıkları ve yapmadıkları ile Türk sporunda bana göre unutulmaz bir adam olacak Aziz Yıldırım. Bana göre en büyük hatası zamanında Fenerbahçe rakipleri ile arayı açmışken biraz gevşemesi ve göz göre göre Denizli'de kaçan şampiyonluk. Eğer o dönem biraz olsun kamuoyunu iyi kullanabilseydi bugün hem ligin kaderi çok farklı olurdu hem de Fenerbahçe'nin durumu. O dönem Kazım Kanat'ın başlattığı aman Fenerbahçe büyüyor. Fark açılıyor. Durdurun Fenerbahçe'yi söylemleri ile oluşturulan kamuoyu ile Denizli'de açık bir şekilde çalınan şampiyonluk Fenerbahçe'de halen bir sendrom halinde. <br /><br />Oysa İspanya'da Barcelona dominant bir şekilde uzun yıllardır İspanya Ligi'ne ambargo koyarken İspanya Ligi ne değer kaybetti ne de İspanyol futbolunda bir çöküş meydana geldi. Yine İtalya'da İnter, İngiltere'de Manchester United, Almanya'da Bayern Münih, Fransa'da Lyon liglerine uzun yıllardır ambargo koydular ve bu ülkelerinde futbolunda bir çöküş meydana gelmedi. Klişeler ülkesinde yaşıyoruz. Biri bir klişe ortaya atıyor ve bu klişe gerçek zannediliyor. Üzerinde tartışılmıyor bile. <br /><br />Geçtiğimiz sezon bir sivri akıllı Aziz Yıldırım kalecileri satın alıyor, ligi ayarladı, şampiyon belli dedi. İşi bitirdi. Herkes bu teze inandı. Sonunda Fenerbahçe şampiyonluğu kaybetti. Ben de aslında çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Diğer amatör branşlara girmeden sadece istatistiklerle 3 önemli branşta Aziz Yıldırım öncesi ve sonrası Fenerbahçe'yi kazandığı kupalarla aşağıya yazıyorum. Yorumu da sizlere bırakıyorum. Aziz Yıldırım'ın yaptıkları tesisleri, yayın ihalesini ya da Türk futbolu için yaptıklarını da bir kenara koyuyorum. Sadece tabloyla başbaşa bırakıyorum sizi. Bakalım Aziz Yıldırım öncesi ve sonrasında Fenerbahçe nasılmış...<br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Futbol<br />Şampiyonluk</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 13 (40 yılda 13 şampiyonluk 3 yılda bir şampiyonluğa denk geliyor)<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 4 (12 yılda 4 şampiyonluk 3 yılda bir şampiyonluğa denk geliyor)<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Türkiye Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 4<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 0<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Süper Kupa</span><br />2 kez kazanıldı<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Basketbol Şampiyonlukları (Erkekler)</span><br /><br />Aziz Yıldırım'dan önce 1<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 3<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Cumhurbaşkanlığı Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 3<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 1<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Türkiye Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 1<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 1<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Kadınlar basketbol<br />Lig Şampiyonluğu</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 8<br /><span style="font-weight:bold;"><br />Cumhurbaşkanlığı Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 7<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;"><br />Türkiye Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 9<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Voleybol Erkekler<br />Lig şampiyonluğu</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 2<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Türkiye Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 1<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Süper Kupa</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 0<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Bayanlar Voleybol</span><br />Lig Şampiyonluğu<br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 2<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Türkiye Kupası</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 1<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Süper Kupa</span><br />Aziz Yıldırım'dan önce 0<br />Aziz Yıldırım'dan sonra 2Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-62003668532486249322010-12-19T01:02:00.003+02:002010-12-19T01:18:32.527+02:00Fenerbahçeli yorumcu olmak!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKY2gbgbY4ONX2afcvEgXnAGVY6-rHGjSgLR34yI7imr5nTZwPN2GpKQ00vZwyvNzl8eu890zOv7pSqhh4CCKcp5pPUkwo5KR8MEnY5jvvqMRSd3HADlJRF1rVD7MIxnCq3AYIIKAKGaM/s1600/2010-12-18_sivas11.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 373px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKY2gbgbY4ONX2afcvEgXnAGVY6-rHGjSgLR34yI7imr5nTZwPN2GpKQ00vZwyvNzl8eu890zOv7pSqhh4CCKcp5pPUkwo5KR8MEnY5jvvqMRSd3HADlJRF1rVD7MIxnCq3AYIIKAKGaM/s400/2010-12-18_sivas11.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5552164013873273394" /></a><br />Çok zor iş gerçekten de Fenerbahçeli bir yorumcu olmak...<br />Doğruları söylerseniz eğer Fenerbahçeli olduğunuz için objektif olmamakla suçlanırsınız...<br />Herkesin hoşuna gideni söylerseniz bu kez de Fenerbahçeliler çullanır üzerinize... <br />Kör müsün? Fenerbahçe'ye yapılanları göremiyor musun derler...<br />İşte Rıdvan Dilmen'in de sorunu bu...<br /><br />Sendeliyor...<br /><br />Bir yanda ait olduğu camiası...<br /><br />Bir yanda yıllık milyon dolarları bulan kontratı ile üzerindeki yorumculuk kisvesi...<br /><br />Fenerbahçe-Sivasspor maçında karşılaşmanın başından itibaren Sivas ekibi son derece sert bir oyun sergiledi. Penaltılar için bir yorum yapmayacağım. Penaltı desem birileri çıkıp penaltı değil diyebilir. Penaltılar yoruma açık anlayacağınız...<br /><br /><br />Ancak defalarca arkadan yapılan sert müdahaleler yoruma açık değil. Sarı kartların verilmesi gerek. Ancak hakem Yunus Yıldırım Fenerbahçe tribünlerinden çok yoğun bir tepki gelene kadar kartlarını kullanmadı. Kullanmayınca zaten stresli olan Fenerbahçe cephesi iyice gerildi. Rakip sertleştikçe Fenerbahçe direndi ve futbol oynamaya çalıştı. <br /><br />Şimdi çıkıp biri diyecek ki Mehmet Topuz'a da kırmızı kart verilmeliydi...<br /><br />Verilsin...Ama hakem kuralları doğru uygulasın...Sertliklere kurallarda ne yazıyorsa o cezayı uygulasın...<br /><br /><br />Neyse asıl konumuza dönelim.<br /><br />Rıdvan Dilmen yorumculuk ve Fenerbahçelilik arasında yaşadığı ikilemde tercihini yorumculuktan yana kullandı. Yani Fenerbahçe aleyhine ise görmemezlikten gel, Fenerbahçe lehineyse hakemi yerden yere vur...<br />Bu ülke insanları hala medya Fenerbahçeli diye uyutuladursun Fenerbahçeliler bile takımları lehine bir cümle kuramaz hale getiriliyor...<br /><br />Rıdvan Dilmen çıkıp hakemler Fenerbahçe'ye karşı çok cesur...Aynı cesareti diğer büyük takımlara karşı sergileyemiyor diyemiyor...Fenerbahçe 2 yıldır bir oyuncusunun düşürülmesi sonucu penaltı kazanamadı diyemiyor...<br /><br />Yani anlayacağınız Rıdvan Dilmen artık objektif yorumcu...Tıpkı Hıncal Uluç gibi...Unknownnoreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-18010287349990933692010-12-17T17:48:00.004+02:002010-12-17T18:00:58.737+02:00Kocaman yıllardır yapılamayanı yaptı!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhphZaHx0343SWPKLKwXbaSmbZ_G25xCICPMcl4EvC8JwsOmUZXl2SaEwgZfPcu7fNoym0S3O63aGjwMTYRcIb1dcfYgdHROPFW4c0dg8ygeTrSWPTlX31adyOgDZGVOCvP2wZdmFJvvOk/s1600/aykut_kocaman_1911_ic1_1__835383730.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 334px; height: 234px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhphZaHx0343SWPKLKwXbaSmbZ_G25xCICPMcl4EvC8JwsOmUZXl2SaEwgZfPcu7fNoym0S3O63aGjwMTYRcIb1dcfYgdHROPFW4c0dg8ygeTrSWPTlX31adyOgDZGVOCvP2wZdmFJvvOk/s400/aykut_kocaman_1911_ic1_1__835383730.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5551681484422732258" /></a><br /><a href="http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/16554794.asp?gid=373">O üç penaltı irdelenmeli!</a><br /><br />Yukarıdaki linkte Aykut Kocaman'ın bugün Hürriyet'te yayınlanan mülakatı var. Fenerbahçe'de uzun zamandır görmediğimiz bir durum söz konusu. Fenerbahçe'nin yetkili bir ağzı çıkıyor ve dkkatleri çok farklı bir yöne çekiyor. Bu haberi okuyunca gelecek adına umutsuzluğa kapılan ya da morali bozulan var mıdır? Varsa bile karamsar biridir. Ancak benim açımdan bu mülakatın çok farklı yönleri var. Gelin birlikte irdeleyelim.<br /><br />1- Aykut Kocaman geçen sezon sonunda ligin son maçında yapılması gereken şeyi yaptı. Yani dikkatleri başka bir yöne çekti. Geçen sezon eğer Fenerbahçelilere konuşma yasağı gelmeseydi ve son hafta dikkatler Bursaspor-Beşiktaş maçına çekilebilseydi ne o maçta yaşanan şeyler yaşanırdı ne de Fenerbahçe, Trabzonspor karşısında o kadar zorlanırdı.<br /><br />2- İletişim bir sanattır. İnsanların bilinç altlarına mesajlar gönderir gazeteciler. Bunu bilinçli ya da bilinçsiz yaparlar. Fenerbahçe iletişimin anlamını bilmesine rağmen bunu hiçbir zaman kullanmadı. Oysa rakipleri medyayı kullanarak hep Fenerbahçe aleyhine olabilecek mesajlar verdiler.<br /><br />3- Fenerbahçe bir oyuncusunun düşürülmesi ile penaltı sadece İstanbul BŞB maçında kazandı. O'nun dışında 1 yıldır böyle bir penaltı kazanamadı. Bu sezon kazandığı 2 penaltı da rakiplerin elle müdahalesi sonucu. Oysa bunu hiçbir Fenerbahçeli dile getirmedi.<br /><br />4- Fenerbahçe'de herşey medyadan bekleniyor. Oysa ben durduk yere Fenerbahçe'ye neden haksızlık yapılıyor, neden penaltı verilmiyor diye haber veremem. Bu benim yorumum olur. Bir medya mensubu haber verirken yorum yapamaz. Aksine objektif olmak zorundadır.<br /><br />5-Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın dün açtığı yoldan ilerlemeli ve medyanın önemini kavramalıdır. Bunun için iletişim direktörleri Mehmet Sümer ve Orkun Yazgan'ın yönetimi ve Aykut Kocaman'ı çok iyi yönlendirmesi gerekiyor.<br /><br />6- Bu da bir itiraf. Bu söyleşi yayınlanana kadar ben bile Trabzonspor'a son 3 haftada kritik anlarda penaltı verildiğinden bir haberdim.Unknownnoreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-69753381245698822332010-12-11T00:47:00.004+02:002010-12-11T01:11:10.282+02:00Beşiktaş'a yapılan büyük haksızlıklar!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl38TKgZvgQu3r-cTC4y9MOXIC31qDOZUBwWwgPNgG-frQ4nviL9HKFRe9aBQLXYIDSjWGXAqNafmSvXimUvYQP8Dd9HdEA1RcSXS5dVwwMecqQrWsGkpl_rpMDRdCTMyRlouNEQ5abzI/s1600/S10210845.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 334px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl38TKgZvgQu3r-cTC4y9MOXIC31qDOZUBwWwgPNgG-frQ4nviL9HKFRe9aBQLXYIDSjWGXAqNafmSvXimUvYQP8Dd9HdEA1RcSXS5dVwwMecqQrWsGkpl_rpMDRdCTMyRlouNEQ5abzI/s400/S10210845.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5549194834406518738" /></a><br />Geçtiğimiz hafta oynanan Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından kimse maçı konuşmadı.. Herkes malum olayları gündeme taşıdı ve Beşiktaş'ın malum Bursaspor zaferi güme gitti. Halbuki siyah beyazlı taraftarların maçın ertesi günü gazeteleri açınca takımları ile ilgili mutlu olacakları haberleri okumaya hakları vardı. Maalesef ki bu hazzı yaşayamadılar. <br /><br /><br />Gelelim bu haftaya...<br />Eskişehirspor maçında Guti iki sarıdan kırmızı kart görüyor...Her futbolcunun başına gelebilir. Ancak lig tv'nin iş güzar spikeri Melih Gümüşbıçak yaftayı yapıştırıveriyor...Guti Noel tatiline erken gidebilmek için kasıtlı olarak kırmızı gördü...Doğal olarak Beşiktaşlılar sinirlendi ve büyük tepki gösterdi. Haksızlar mı? Kim bilerek kırmızı kart görüp takımını 10 kişi bırakır ki? Kaldı ki ligin son maçı 19 Aralıkta oynanacak yani Noel'e 10 gün kala...Beşiktaşlılar ortalığı ayağa kaldırdı bile... Daha aynı gece bildiri yayınlandı.<br /><br />Haksız mıyım? Beşiktaşlılara büyük haksızlıklar yapılıyor değil mi? Sevgili Beşiktaşlılar da benim gibi düşünüyor olmalı değil mi?<br /><br />SEZON 2009-10<br />Fenerbahçe-Galatasaray maçı<br />Maçtan önce Arda ile Cristian kavga ediyor. Bir madde yardımcı hakemin kafasını yarıyor. Daha sonra başlayan maç 3-1 Fenerbahçe üstünlüğü ile sona eriyor. Büyük bir hevesle tv karşısına oturan Fenerbahçeliler neredeyse hiçbir kanalda maç ile ilgili tek kelime duyamıyorlar. Varsa yoksa maç öncesi yaşananlar. Maraton programında yaklaşık 45 dakika olaylardan bahsediliyor. Ne Fenerbahçe'nin oynadığı futbol ne de atılan goller gündemde...Fenerbahçeliler kazandıkları derbi sonrası son derece mutsuz bir şekilde uyuyorlar...<br /><br />SEZON 2008-09<br /><br />Fenerbahçe Antalyaspor maçı<br />Fenerbahçe'de Lugano sarı kart görüyor ve cezalı duruma düşüyor. İlk devrenin son maçı olan Konyaspor maçında oynayamayacak. Bütün medya Lugano'nun bilerek sarı kart<br />gördüğü konusunda hem fikir olmuş durumda. Kimsenin hiçbir şüphesi yok. Noel tatiline erken gitmeyi düşünen Lugano bilerek sarı kart görmüştü. <br />Neyse sonra gerçek ortaya çıktı. Lugano takımla birlikte Konya'ya götürülecekti ve tatile falan da çıkmıyordu...<br /><br /><br /><br /><br />Bu ülkede bazı şeylere tepki göstermek için mutlaka o şeyin kendi başımıza mı gelmesi gerekiyor? Lugano'ya bu haksız itham yapıldığı zaman buna tepki gösteremez miydi tüm futbol severler? Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından futbol konuşulmamasına insanlar tepki koyamaz mıydı? Fenerbahçe taraftarı bilinçli olarak mutsuzlaştırılırken bugün isyan eden Beşiktaşlılar bu adamlar haklı diyemez miydi?<br /><br />Yok yok...Beşiktaşlılar haklı...Unknownnoreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-22735315027262690052010-11-24T00:32:00.007+02:002010-11-24T21:34:17.690+02:00Lig TV'nin marka değeri anlayışı!Bursaspor- Fenerbahçe maçı öncesi sarı lacivertlilerin otobüsü Bursa Atatürk Stadyumuna geldiğinde taş yağmuruna tutuldu. Bu sırada orada sadece lig tv kameraları vardı ve baştan sona çektiler bu görüntüleri...Ancak Lig TV muhabiri arkadaş bu görüntüleri biz veremeyiz dedi ve nedenini marka değerini korumak olarak açıkladı. Yani Lig Tv bir karar almış ve negatif şeyleri vermiyor!...<br /><br />Harika gerçekten. Türk futbolu adına gerçekten de çok önemli gelişmeler bunlar. Keşke bir kaç yıl önce böyle bir uygulamaya geçilseydi...<br /><br />Derken bu hafta sonu Fenerbahçe- Bucaspor maçını izlerken bir görüntü ilgimi çekti ve resmini aşağıya koyacağım bu resimle Lig TV'nin marka değerine verdiği önemi göstermek istedim...Gerçekten de son derece hassas olduklarını spikerlerinin maç anlatımından da kolayca anlayabiliyoruz. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEie_awoNGkywEIbuUVqwyAgrwVVExlQGx-DY7CZRUo-BkPGo3AHLo3MbvJCt4So1DhU3d2T_ZJNY-d2F9w47f8mOxcBIxqvgUQvbD0DE2-QINE5McQKulHZmqOofLJ4OM-7H7IAxqKyxxQ/s1600/01.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEie_awoNGkywEIbuUVqwyAgrwVVExlQGx-DY7CZRUo-BkPGo3AHLo3MbvJCt4So1DhU3d2T_ZJNY-d2F9w47f8mOxcBIxqvgUQvbD0DE2-QINE5McQKulHZmqOofLJ4OM-7H7IAxqKyxxQ/s400/01.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5542878068958424194" /></a><br /><br />Resimde görüldüğü gibi atak Fenerbahçe'nin atağı olmasına rağmen ofsayt çizgisi Bucaspor'un savunma oyuncusunun gerisinden değil hemen Fenerbahçeli Semih'in önünden çizilmiş. Yani biraz dikkatsiz bakınca Semih'in ofsaytta olduğunu bile düşünebilirsiniz...Lig tv marka değerine verdiği önemle ofsayt çizgisinde yeni bir çığır açıyor...Aşağıda göreceğiniz resim yukarıdaki resmi biraz daha anlamlı hale getirecek...<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqdVmCfVHyzWQKqOC5cmMfVXfdIfBr64AZJ3u5E-k7UsnIpNQ8olW9KDUYqP8cg4gqeTo90S-YjFoRJGk5yv5kDQSQTrKo9nFiw8Bfo4aylr2HVEki7bmrdxUJltLjrjcBKnqOdqm8kLk/s1600/ads%25C4%25B1z+i%25C3%25A7in.png"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqdVmCfVHyzWQKqOC5cmMfVXfdIfBr64AZJ3u5E-k7UsnIpNQ8olW9KDUYqP8cg4gqeTo90S-YjFoRJGk5yv5kDQSQTrKo9nFiw8Bfo4aylr2HVEki7bmrdxUJltLjrjcBKnqOdqm8kLk/s400/ads%25C4%25B1z+i%25C3%25A7in.png" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5542879009468747234" /></a><br /><br />Atak yine bir Fenerbahçe atağı. Ofsayt çizgisi tam Kayserisporlu son oyuncunun ayağının ucundan çizilmiş...Yani olması gerektiği gibi...<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxwx1FCH6qlhzmdxTPnB2Hwi0W7hSm7FY2w5h66IjznYo0EL751vypy6YeIXmSiba5qFi5DBC1Yg-Ujriq1ZV5wlMJpHA918BiJadhAoq9wgrwM_HkyXrMovSc6PDhfCuNcJggLNcnHkg/s1600/ofsayt_65497.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 280px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxwx1FCH6qlhzmdxTPnB2Hwi0W7hSm7FY2w5h66IjznYo0EL751vypy6YeIXmSiba5qFi5DBC1Yg-Ujriq1ZV5wlMJpHA918BiJadhAoq9wgrwM_HkyXrMovSc6PDhfCuNcJggLNcnHkg/s400/ofsayt_65497.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5542879476211007218" /></a><br /><br />Başka bir maç ve ofsayt çizgisi yine en gerideki oyuncuya göre çizilmiş...<br /><br /><br />Lig tv'de olup biten bu tarz şeylerin üst yönetimin bilgisi dahilinde değil yayın arabasındaki holiganlarca yapıldığınından adım gibi eminim...Yıllarca bu tarz şeyler yaptılar ve kimse onlara tepki göstermedi...Bu kadar cesur olmalarını doğal değil mi sizce de?<br /><br /><br />Not: Blogumun sürekli takipçilerinden Burak rumuzlu arkadaşımız aynı şeyin 2007-08 sezonunda Hacettepe ile Fenerbahçe arasında oynanan ve 1-1 biten karşılaşmada da olduğunu söyledi. Onun gönderdiği resmi de ekliyorum.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1SCUJH8biUcUl96zYP4JpLw6txVsKlSGrDWM5o3aNaoeDOObDFaNqEwrPXyJxhnqyqPMh3uatQ2oWyRnSBEowXD_STh__D6wf3QI-Gkfpn9yTYmRKr96XaUkmhYHTCdkJ2JSTPpSUDAo/s1600/ofsaytgm9.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 263px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1SCUJH8biUcUl96zYP4JpLw6txVsKlSGrDWM5o3aNaoeDOObDFaNqEwrPXyJxhnqyqPMh3uatQ2oWyRnSBEowXD_STh__D6wf3QI-Gkfpn9yTYmRKr96XaUkmhYHTCdkJ2JSTPpSUDAo/s400/ofsaytgm9.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543201458321305954" /></a>Unknownnoreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-15403171262389708922010-11-14T23:09:00.002+02:002010-11-14T23:30:01.933+02:00Sorun Barış Kuyucu'da değil<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbHbUc4kPLCN0f6Gk7kEFlg5BlBySzIwjvJ-59-RTtnGdXOFO4YslGKRUyQS6jys6DFVIsEdEK9UAq9WpZMtRCM1icyJS4tRWX5CChH9ph2rMGo22icuV48h5nJ-RfY680kxicM5VwUNE/s1600/baris-kuyucu2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 191px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbHbUc4kPLCN0f6Gk7kEFlg5BlBySzIwjvJ-59-RTtnGdXOFO4YslGKRUyQS6jys6DFVIsEdEK9UAq9WpZMtRCM1icyJS4tRWX5CChH9ph2rMGo22icuV48h5nJ-RfY680kxicM5VwUNE/s400/baris-kuyucu2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5539520777345042514" /></a><br />Dün geceden beri tüm Fenerbahelilerin gündeminde Barış Kuyucu'nun twitter hesabından söyledikleri var. Kuyucu, önce Fenerbahçe'nin 4-3 Gaziantepspor maçının şike olduğunu söylemiş ardından da alanen ırkçılık yapıp Niang ve Dia'ya gönderme yapmıştı. <br /><br />Barış Kuyucu'yu Fenerbahçe camiası baskı yapsa ve işten attırsa ne değişecek?<br />Sadece bundan sonra herkes biraz daha dikkatli olacak. Bu saçma düşünceler bitecek mi? Türk futbolunda eğitim düzeyini yükseltecek miyiz?<br /><br />Fenerbahçe'nin devre arasında 25 milyon dolar ödeyip maç satın aldığını söyleyecek sivri zekalı medya mensupları olmayacak mı artık? <br /><br />Irkçılık yapılmayacak mı spor medyasında?<br /><br />Sürekli komplo teorileri üretilmeyecek mi artık?<br /><br />Telegol gibi programlar artık prim yapmayacak mı?<br /><br />Her önüne gelen spor yorumculuğu yapamayacak mı? <br /><br />Bir anda spor medyasının ortalama eğitim düzeyi mi yükselecek?<br /><br />Holigan gazeteciler ortadan kalkacak mı? <br /><br /><br />Hayır. Hiç biri olmayacak. Herşey aynı tas aynı hamam devam edecek. Barış Kuyucu'nun yaptıklarını unutulacak 1 ay sonra yeni Barış Kuyucumuzu bulacağız. Barış Kuyucu ve onun zihniyetindekiler tükenmeyecek. <br /><br />O zaman başka bir çözüm yolu bulmalıyız. Spor medyasını nasıl düzelteceğiz?<br /><br />Bunun için belki uzun yıllar geçecek. Ancak öncelikle kötüye prim yaptırma sevdamızdan vazgememiz gerek. <br /><br />Serhat Ulueren bugün olumlu ya da olumsuz konuşulduğu sürece başarılı sayılacak. <br />Ahmet Çakar başarılı sayılacak,<br />Bahri Havadır en iyi muhabir olacak,<br />Barış Kuyucu en iyi spiker olarak kalacak bir de genç gazetecilere ders verecek,<br />Hıncal Uluç ise duayenimiz olacak.<br /><br />Çünkü bugün yukarıda saydığım insanlardan nefret ettiğini söyleyenler dahi bu isimleri izliyor ve kendi platformlarımızda konuşuyoruz. <br /><br />Bu adamları bizler yaratıyoruz, bizler buralara getiriyoruz. Sonra yahu bu medya neden kalitesiz diye veryansın ediyoruz. <br /><br />Konuşmayalım, yazmayalım ve prim vermeyelim. Gerektiği zaman da tepki göstermesini bilelim. <br /><br />Barış Kuyucu zihniyetini yok etmenin yolu budur.Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-5456177847028741452010-11-08T22:13:00.002+02:002010-11-08T22:29:11.312+02:00Fenerli miymiş? Vay be!Antalyaspor maçında Bursaspor'un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam'a basın tribününden bir kişi pet şişe atmış ve kafasına isabet ettirmiş...Adamı araştırmışlar meğerse Fenerbahçeliymiş...<br /><br />Bu Fenerliler de her delikten çıkıyor...Sen git basın tribününe gir. Ertuğrul Sağlam'ın kafasına pet şişe at...Hem de basın tribününde...Olacak şey değil...<br /><br />Bursalı basın mensupları allahtan oradaymış ve al aşağı etmişler adamı...Bravo...Bursalı basın mensupları geçtiğimiz hafta oynanan Bursaspor-Fenerbahçe maçında ne kadar cevval olduklarını göstermişlerdi. <br /><br />Ne mi olmuştu...<br /><br />Sağımda solumda sürekli küfür etmeleri mühim değil...Bu olabilir...Maçın devre arasında basın tribünün hemen altında bulunan giriş tüneline eğilen bazı Bursalı basın mensupları Fenerbahçeli oyunculara neredeyse dokunacak uzaklıktan küfürleri saydırıyorlardı. Hele ki bir tanesi eğilip Emre'ye O..Ç.. bile dedi...Hele ki iki bayan vardı ki sanki basın tribününde değil de maratonda amigolardı...Emre'ye terbiyesiz diye bir bağırışları vardı ki...<br /><br />Evet Antalya'da pet şişe atılmış Ertuğrul Sağlam'a...Bursa'da Emre'nin annesine küfür edilmiş basın tribününden...İyi de bu ikisinin ne farkı var birbirinden...Yarın öbür gün birilerinin basın tribününde bıçaklanması mı bekleniyor? Bursa'da Fenerbahçelilere bunu yaşatanlar hangi yüzle Antalya'da yaşananlardan şikayet ediyor?<br /><br />Önce herkes kendi çöplüğünün önünü temizlesin...Sonra şikayet etmeye hakkımız olsun...Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-47975232662919953552010-11-08T18:50:00.003+02:002010-11-08T18:59:38.492+02:00Fatma Nine'nin Suçu Ne?Mehmet Ali Birand bugün haber toplantısı programında Hürriyet Gazetesi'ni elinden fırlatıp atmış. Fatma Nine'nin suçu ne başlığına tepki göstermiş...<br /><br />Hürriyet Gazetesi'ni Fenerbahçe'nin yayın organı diye nitelemiş!<br /><br />Gerçekten izlerken çok komik geldi Birand'ın bu tepkisi. Kanal D haberi Galatasaray Tv gibi kullanan bir ağabeyimiz nasıl böyle bir yorum yapabilmiş şaşırdım...<br /><br />105 yaşındaki bir kadını kişisel şovları için oradan oraya taşıyan Galatasaray ve Trabzonspor yönetimine tepki göstermeyip bu duruma gönderme yapan Hürriyet'e tepki göstermek tipik holigan Türk Gazeteciliğinin göstergesi olmuş...<br /><br />Popülerizmin doruk noktasına ulaştığı, her şeyin değersizleştirildiği günümüzde 105 yaşındaki bir kadını çok uzak yollardan getirtip locada bile oturtamayan zihniyet kınanacağına bu duruma tepki gösteren Hürriyet kınanıyor...<br /><br />Hürriyet Gazetesi doğru ya da yanlış yapmıştır demiyorum...Ancak Fatma Nine'ye yapılanlar neden gündeme getirilmiyor? Mehmet Ali Birand'ın Kanal D haberde Fenerbahçelileri defalarca rencide edici haberleri neden gündeme getirilmiyor? Bu iki yüzlülüğe tepkiliyim. <br /><br />Hürriyet Gazetesi'ni Fenerbahçe'nin gazetesi diye gösteren Birand herhalde ezeli rakibi Uğur Dündar'ın Hürriyet'te yazmasından rahatsız. <br /><br />Ancak şunu unutuyor. Hürriyet 3 büyük kulüp içinde en çok tepkiyi Fenerbahçe'den çekiyor. En çok Fenerbahçe'yle sorun yaşıyor.Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-489064101833050174.post-50178788316406484172010-11-04T23:32:00.003+02:002010-11-04T23:48:05.822+02:00Barça'yı deplasmanda yenen ilk Türk Takımı...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX1mp5UDnf92iN1zZmiH2IyF590qclmTEflgzB-uqSWzc3K4dfXWH0gVJJ50NaSe_mGr3BBOPPopnFzoLk7CNi5ypvOaOevTFiknNosz29tY_F0DLPCmQ1Amw2GyrN06jbAuhTuE3Fxpw/s1600/tarence-kinsey-fenerbahce-ulker.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 266px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX1mp5UDnf92iN1zZmiH2IyF590qclmTEflgzB-uqSWzc3K4dfXWH0gVJJ50NaSe_mGr3BBOPPopnFzoLk7CNi5ypvOaOevTFiknNosz29tY_F0DLPCmQ1Amw2GyrN06jbAuhTuE3Fxpw/s400/tarence-kinsey-fenerbahce-ulker.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535814463095671874" /></a><br />Bu maçı blogumun formatından çıkarak mutlaka yazmam gerektiğine inandım. <br />Öğlen arkadaşlarla sohbet ederken Fenerbahçe'nin kolay teslim olmayacağını ve karşılaşmanın son periyota kadar mutlaka çekişme içinde geçebileceğini söylemiştim. Çünkü Fenerbahçe bu sezon çok iyi bir koç ve çok iyi bir kadro ile Final Four hedefi ile yola çıkmıştı ve bu maçlar rakiplere mesaj verebilmek adına çok önemliydi.<br /><br />Maça müthiş dirençli başladık. Başta Barcelona'nın çok sıkmadığını düşünen olabilir ancak 2. periyotta dişlileri iyice sıkılaştıran Barça'ya karşı Fenerbahçe aynı direnci gösterdi. Hakemlerin zaman zaman Fenerbahçe aleyhine kolay faüller çalsalar da genel olarak adaletli yönetimi Fenerbahçe'nin bu zorlu deplasmanda işine yaramadı dersem yalan olur. Bu maç için bir kahraman belirlenecekse eğer en az 5-6 isim sayılabilir ancak benim kahramanım kesinlikle Marko Tomas oldu. Son periyotta bir üçlük bir ikilik ve inanılmaz bir savunma ile takımın lideri oldu. Muhteşem bir performanstı. Tomas'ın yanı sıra Vidmar da müthiş bir direnç gösterdi. İnanılmaz ribauntlar aldı. <br /><br /><br />Fenerbahçe koçu Spajiha karşılaşma boyunca takımı müthiş idare etti. Takıma bu maçı kazanabileceğine inandırdı. Kenarda böyle bir güç olunca oyuncuların da kendine güveni artıyor. Sezon başından beri kayıp olan Preldziç bile sezonun en iyi oyununu oynadı. <br /><br />Fenerbahçe tarihinin en büyük zaferlerinden birini elde etti. Bir yandan Avrupa Şampiyonu Barcelona birçok yeni oyuncusu ile Fenerbahçe. Bu karşılaşma gösterdi ki Fenerbahçe bu sezon lafta değil gerçekten Final Four hedefiyle yola çıkmış. Karakterli oyuncuları, müthiş takım savunması ve başarılı koçuyla bu hedefe ulaşabileceğine inanıyorum. Önümüzdeki hafta oynanacak olan Siena maçı Fenerbahçe için çok önemli olacak. Umarım o maçta Sinan Erdem bir basketbol cehennemine döner...<br /><br />Not: Yine bir şey yazmadan geçemeyeceğim. Başarıları küçümsemeyi çok seviyoruz. İhsan Bayülgen NTV'de hala Barcelona'nın Fenerbahçe'ye yardım ettiğini söylüyor. Mutlaka olumlu bir şey için karşı tarafın bir negatifliğinin olmasını söyleyen klasik bir Türk anlayışı. İhsan Bayülgen saçmalamasa çok daha keyifli yazacaktım bu yazıyı...Unknownnoreply@blogger.com2