Follow @chemedya

14 Ocak 2010 Perşembe

Soru Sor(a)mayan Medya


Medyanın günlük hayatımızda yeri nedir diye sorguladınız mı hiç? Ne kadar etkili oluyor hayatımızda? Düşüncelerimizi medya mı belirliyor? Hayır diyorsanız neden soğuk savaş döneminde medya bazı adalara konuşlandırılmış olan nükleer bombalar kadar etkin bir biçimde kullanıldı? Körfez savaşında Irak Enformasyon bakanı Es-Sahaf'ı hatırlayanınız vardır mutlaka. Irak ordusu dağılırken ulusunun direncini tek başına ayakta tutan bir güçtü. Savaşın kaybeden tarafında olmasına rağmen gerçek kahramanıydı.

Medya böylesine bir silah işte. Bu blogu Fenerbahçe blogu olarak görenler var. Ben Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe üzerinden yapıyorum eleştirilerimi. Ancak Papazınçayırı, Hayatım Fenerbahçe ve adını saymakla bitiremeyeceğim Fenerbahçe blogları arasında adımın anılması bile haksızlık olur. Farklı bir kulvarda, farklı bir noktadan bakıyorum olaylara. Bunu ifade etmek için yazmıyorum bu yazıyı. Aşağıda söylemek istediklerimi ifade edeceğim.

Spor medyamızı eleştiriyorum. Bunu yapmamın nedeni spor medyasının içler acısı hali. Mahkeme kayıtlarında ismi mafya babalarıyla anılanların kutsanmasından, kahramanlaştırılmasından hoşlanmıyorum. Bu adamların başkanları değiştirmek için spor müdürlerine talimatlar vermesinden, medyanın gündemini istedikleri gibi yönlendirmesinden de hoşlanmıyorum.

Medyanın işi yanıtlar vermek değil sorular sormaktır. Fenerbahçe'nin Fifa'ya sorduğu soruya verilen yanıtı okuduk çeşitli gazetelerde. Ancak bu soruları Fenerbahçe, federasyonu Fifa'ya şikayet etti diye vermek ve Fifa'dan Fenerbahçe'ye tokat gibi yanıt başlığıyla da süslemek insanları kandırmak değil de nedir? Burada sorulmayan soru ise şudur: Bu haberi medyaya hangi federasyon üyesi hangi amaçla verdi? Önce bu soruyu sorun, sonra da Fenerbahçe'nin Fifa'ya mektubunu ve verilen yanıtı iyi okuyun. İnsanları kandırmayın. Çünkü haberin başlığını ve içeriğini okuyanlar mektuptaki metinleri de okuyor ve sorguluyor bunu. İnsanlar okuduklarını anlayabiliyor. Kamuoyu yaratacağız diye komik duruma düşüp kendinize karşı olan güveni sarsıyorsunuz.


Peki bu haberi yapanlar Fenerbahçe'nin Fifa'ya başvurma hakkı olmadığını bilmiyorlar mı? Bilmiyorlarsa bu çok büyük ayıp. Ancak bunu çok iyi biliyorlar. Benim eleştirdiğim nokta tam da burası. Fenerbahçe, bir iç hukuk meselesi için federasyona ve onun hukuk kurullarına başvurabilir ancak. Fifa'ya başvurması ve ondan tokat gibi yanıt alması mümkün değildir. Burada ciddi bir habercilik ayıbı söz konusu. Ama maalesef bu ülkedeki habercilik anlayışı "çamur at izi kalsın".

Bu ülkenin medya duayeni Hıncal Uluç, Tanjeviç'i eleştireceğim derken Avrupa'nın en iyi 2-3 takımından biri olan Siena'ya sıradan bir takım diyebiliyor. Çünkü muhtemelen kendisi de Siena'nın nasıl bir takım olduğunu, Avrupa'da hangi noktada olduğunu bilmiyor. Bilmiyor ancak yorum yapabiliyor bu konuda ve gazetesi bu yorumunu 1. sayfadan verebiliyor. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp atasözü tarihe karıştı artık. Bilmemek bir medya mensubu için ayıp. Çünkü internetten bilgiye ulaşmak saniyeleri alıyor.

Medyanın bir başka duayeni Atilla Gökçe dün yazısında Ali Turan'ın Galatasaray'a gitmek istediği için kadro dışı bırakıldığını yazıyor. Atilla Gökçe spor müdürü olsa Milliyet'te ve Mehmet Demirkol sözleşmesi olmasına rağmen ben sözleşmemdeki tazminatları ödemeden Hürriyet'e transfer olmak istiyorum dese ne derdi acaba? Muhtemelen Ercan Saatçi'nin şarkıcılığından girer Mehmet Demirkol'un ahlaksızlığından çıkardı. Ali Turan'a yıllarca yatırım yapmış olan Kayserispor'un sezon ortasında bu denli zor durumda bırakılması böyle mi yorumlanmalı?

Aynı yazısında Colin Kazım ve Önder için Fenerbahçe'den afaroz edildiklerinden gem vurmuş Gökçe. Geçmişte TSYD başkanlığı yapmış olan Atilla Gökçe pek gazete okumuyor anlaşılan. Kazım'ı Fenerbahçe'den önce Türk Spor medyası afaroz etmişti. Kazım'ı Fenerbahçe'ye karşı koruduğunuz kadar keşke mensubu olduğunuz spor medyasına karşı da korusaydınız.

Spor medyasında duayenlerin durumu bu. Şöhret budalalığına yakalanmışları siz düşünün. Ve sonra yazımın ilk 3 paragrafına dönüp yeniden okuyun. Sizce spor medyası bu olan bir ülkenin fanatizmden, spor kültürü noksanlığından, sporun gelişmemesinden şikayet etme hakkı var mıdır? Medya önce soru sormayı öğrenmeli. Ama çanak soru katogorisine girenleri değil.

1 yorum:

granger17 dedi ki...

yazılarını sürekli takip eden biri böyle bir yazı için teşekkür etmek istiyorum ve bu ülkede basketbolla ilgilenen 100 kişiye siena nasıl bir takım diye sorsanız kesinlikle kötü diyen çıkacağını sanmıyorum ,o programı izlerken ben adeta yıkıldım türk spor medyasının ne durumda olduğunu gördüm ntv gibi bir kanalada yakıştıramadım açıkçası